Türkiye ve Rusya sırt sırta vermeli

29 Ağustos 2016, 13:36

Medya Günlüğü’ndeki “Pazartesi Söyleşileri”nin bu haftaki konuğu Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nden Prof.Dr. Salih Yılmaz. Rusya-Avrasya uzmanı olan Yılmaz, kısa süre önce piyasaya çıkan “Rusya Neden Suriye’de?” kitabının da yazarı. Yılmaz, “uçak krizi” ile sarsılan Türk-Rus ilişkileri, yeniden yakınlaşma yolunda atılan son adımlar, ABD’nin iki ülkeye bakışı, Suriye sorunu ve 15 Temmuz darbe girişiminden sonra bölgede degişmeye başlayan dengelerle ilgili yazılı sorularımızı şöyle yanıtladı:

-Türkiye’nin Rus uçağını düşürmesiyle başlayalım… Rusya uçağının düşürülmesine sizce neden olağanüstü sert tepki gösterdi? Uçak olayı olmasa Türk-Rus ilişkilerinin bozulması sizce kaçınılmaz mıydı?

-Şöyle başlasak iyi olur… Her ne kadar bu iki ülke 2000’li yıllardan itibaren ekonomik olarak sıkı ilişki içerisinde bulunmuşsalar da kültürel ve siyasi anlamda yakınlık kurduklarını söyleyemeyiz. Ayrıca tarihten gelen bir karşılıklı güvensizlik var. Rus toplumu tepkisi ani olan ve genelde “ben” odaklı bir yapıya sahipler. Bu düzen SSCB döneminde ABD ile girişilen Soğuk Savaş ve Çift Kutuplu Dünya sistemine inanmaları sayesinde günümüzde de çok fazla değişmeden devam ediyor. Bir ara Medvedev’in Başkanlığı döneminde özellikle Avrupa Birliği ile ilişkilerde önemli mesafeler alınmışsa da Rusya’nın hukuk ve insan hakları alanında Avrupa normlarına uymakta zorlanması Batı ile bağları yeniden koparmış gözüküyor. Ayrıca Avrupa Birliği tıpkı Türkiye’ye olduğu gibi Rusya’ya da aşağılayıcı davranarak, küçük görme politikasını yürüttü. Avrupa Birliği hem Türkiye’yi hem de Rusya’yı bünyesine alarak barış medeniyeti kurma şansını kendi elleriyle yok etti. Avrupa’nın Türkiye/Rusya direnci zaten bu birliğin sonunu da getirdi diyebiliriz. İngiltere’nin AB’den ayrılma kararı Türkiye ve Rusya’nın Avrupa açısından önemini yeniden artırdı. Fakat bundan sonraki süreçte bu iki ülkenin AB serüveninin devam edip etmeyeceği de şüpheli.

Rusya/Türkiye ilişkileri 15-16 Kasım 2015’te Antalya’da düzenlenen G20 zirvesinde yeni bir sürece evrilmişti. Çünkü bu zirvede iki ülkenin Suriye konusunda önemli mesafeler kaydettiği biliniyordu. En azından Türkiye’nin Cerablus’a yapacağı bir operasyona Rusya’nın destek verebileceği konuşuluyordu. Fakat birden 24 Kasım uçak krizi ile 15 yıldır yaşanan her şey unutuldu. İki ülke savaşın eşiğine geldi. Rusya açısından en sinir bozucu durum, uçağın düşürülmesinden sonra Türkiye’nin NATO’yu toplantıya çağırması ve Rusya’ya karşı harekete geçmesini istemesi oldu. Türkiye’nin sınır ihlaline karşı birçok defa yapmış olduğu uyarıların dikkate alınmaması Türk toplumunu da germişti. Türkiye’de toplum Rusya’nın kendilerini küçük düşürmeye çalıştığına dair bir algıyla yönlendiriliyordu. O dönem gazetelerini incelediğimizde uçak krizi öncesinde gazetelerde Rusya’ya karşı olumsuz haberlerin çoğaldığını görürüz. Aynı durum Rusya için de geçerliydi. Rusya, Suriye’ye müdahaleye başladıktan sonra kara istihbaratının çoğunu Esed ordusundan alıyordu. Esed ordusu da özellikle Türkiye sınırındaki bölgelerin koordinatlarını vererek Rus uçaklarını bu bölgelere yönlendiriyordu. Rusya açısından ilk öncelik Kafkasya’dan gelen mücahitlerin olduğu bölgelerin tespiti olduğundan Esed istihbaratı bu bölgeleri Türkiye sınırı olarak gösteriyordu. Aslında yapılan bombardımanların özellikle Bayır-bucak Türkmenlerinin olduğu bölgelere yapılması hem Türk toplumunu hem de Türk hükümetini tahrik etti diyebiliriz. Türkler ile Ruslar vatan, millet anlayışı olarak birbirine benziyorlar. Rusya, tıpkı ABD gibi kendisine rakip olabilecek ülkeleri sevmiyor. Çift kutuplu dünya düzenini savunan hem ABD hem de Rusya mutlak itaat isteyen ülkeler. Zaten bölgede Türkiye’nin bağımsız politika yürütmesi hem Rusya’yı hem de ABD’yi endişelendirmiştir. Hatırlarsanız Eylül 2013’te Erdoğan’ın Putin’e yaptığı “Alın bizi Şanghay İşbirliği Örgütüne. Biz de Avrupa Birliğine veda edelim.” sözü duymamazlıktan gelinmişti. Çünkü Rusya bu örgütte güçlü bir Türkiye’yi istemiyordu.

Türk-Rus uçak kiriz yaşanmadan önce Moskova’da yaşayan birisi olarak asıl krizin Rusya’nın Kırım’ı ilhak etmesiyle başladığını söyleyebilirim. Çünkü hem Rus toplumunda hem de Rus siyasetinde Türkiye’nin Kırım Tatarlarına verdiği destek eleştiriliyordu. Ruslar da her zamanki gibi var olan alışkanlık “biz ne yaparsak doğrudur. Bizi kimse eleştiremez.” tavrı ağır basıyordu. Gazetelerde Türkiye karşıtı yazılardan anladığım kriz geliyorum diyordu. Rusya’nın Ukrayna krizi sonrası Avrupa’dan gelen ekonomik ambargo ve Kırım problemi dolayısıyla çatacak bir ülke aradığı belliydi. Çünkü Rusya, tüm dünyanın Ukrayna ve Kırım krizi üzerinde yoğunlaşmasından rahatsızdı. Bu krizin başka bir yöne çevrilmesi gerektiğine dair görüşler vardı. Aslında ben Rusya-ABD krizinin çıkmasını beklerken Türkiye-Rusya krizi çıktı.

Kaynak: http://www.medyagunlugu.com/Haber-2429-turkiye-ve-rusya-sirt-sirta-vermeli.html

YENİ HABERLER

YORUMLAR

Henüz hiç yorum yapılmamış.

YENİ HABERLER