Taha Hüseyin
Taha Hüseyin (Taha Hussein), Mısırlı edebiyatçı, yazar, romancı ve eleştirmendir. Çalışmalarıyla edebiyat alanında Arap Dünyasında çok büyük bir ün kazınmıştır. O kadar ki “Arap Edebiyatı Dekanı” olarak adlandırılmıştır. T. Hüseyin, 3 yaşındayken görme yeteneği yitirmesine rağmen edebiyat alanında takdire şayan çalışmalar yürütmesi, onu daha da ünlü kılmış ve geniş bir destekçi yelpazesine sahip olmasını sağlamıştır. Yaşamı boyunca Arap Edebiyatı için yüzlerce kitap, ders müfredatı ve kendisinden sonra birçok kişinin takip ettiği ve etmekte olduğu okullar sunmayı başarmıştır. Erken yaşta görme yeteneğini kaybetmesine rağmen doktora derecesini alana kadar eğitimini devam ettirmiştir. Önündeki tüm engellere aldırış etmeden elde ettiği başarıları sayesinde ülkesinde edebiyatçılık alanında sayılı kişilerden biri olmuş ve bu alanın geliştirmesinde birçok katkısı olmuştur. Zira Mısır ve Arap Dünyasının en önde gelen üniversitelerinden biri olan Kahire Üniversitesi (Cairo University) Edebiyat Fakültesi Dekanı olarak atanmıştır. Ayrıca Faruk Üniversitesi (Farouk University) Rektör Vekili ve Riya Üniversitesi´nin ilk Rektörü görevlerini de yürütmüştür.
Hüseyin’in Mısır ilmi hayatına katkıları oldukça fazladır. Mısır’da liseye kadarki eğitimin ücretsiz olmasında onun azımsanamayacak rolü vardır. “Ain Shams Üniversitesi’ni kuran Hussein, dil kurumuna üye olmuş, buna ek olarak 1963 yılına kadar zikredilen kuruma başkanlık etmiştir. Mısırlı Yazarlar Birliği’nin Müdürü, Edebiyat ve Sosyal Bilimler Yüksek Kurulu ve Tercüme Komitesi üyesi olan Mısırlı edebiyatçı, yenilikçi ve vatansever kişiliğiyle tanınmaktadır. Dünya edebiyatı literatüründe özellikle Yunan ve Fransız edebiyatlarında izine rastlanan Hussein, Fransa, İtalya ve İspanya’da fahri doktoraya layık görülmüştür. Ayrıca Lübnan, Tunus ve Fas gibi birçok ülkede kendisine Madalyalar verilmiştir. Mısır’da ise sadece devlet başkanlarına verilen “Nil Madalyası” ile ödüllendirilmiştir. Ülkede edebiyat alanında ilk takdir ödülü almasının yanında “Siyer Aralarında” adlı kitabi ile Mısır Devleti Edebiyat Ödülü almıştır. Ölümünden sadece bir gün önce Birleşmiş Milletler (BM) tarafından İnsan Hakları Ödülü alan Hussein, Fransa’da da “Légion d´honneur” ödülüne layık görülmüştür.
Çocukluk Yılları
14 Kasım 1889 tarihinde Yukarı Mısır’ın Minya bölgesinde doğan edebiyatçı, 13 çocuklu bir ailenin 7. çocuğu olarak dünyaya gelmiş ve ifade edildiği üzere üç yaşındayken görme yeteneğini yitirmesine rağmen sadece ses tonlarından tüm aile fertlerini isimleriyle birlikte ezberlemeye başarmıştır. Husein, “Günler” adlı kitabında cehalet ve geriliğin görme yeteneğini yitirmesine neden olduğunu ifade etmiştir. Zira üç yaşındayken çapak hastalığına yakalanmış ve şeker fabrikasında memur olarak çalışan babasının arkadaşı olan bir berberin geleneksel tedavi yöntemiyle onu iyileştirmeye çalışması sonucunda görme yeteneği yitirmiştir. Görme yeteneği yitirmesinden sonra babasının arkadaşının onun geleceği için “Taha bundan sonra ancak mezarlarda kuran okuyan bir kişi olabilecek” demesi Hüseyin’in küçüklüğünde kimseyle konuşmayan, içine kapanık bir çocuk olmasına yol açmıştır. 7 yaşında hafız olmayı başaran yazar, on yaşını tamamlamadan tefsiri de okumuştur. Bunun yanı sıra eski Arap İslam Tarihi ve Siyer konusundaki başarılarıyla hiçbir fiziki engeli olmayan arkadaşları arasından takdirler alarak sıyrılmayı bilmiştir.
Eğitim Hayatı
Edebiyata giden yolu 1908 yılında 14 yaşındayken El-Ezher Üniversitesi’ne girmesiyle başlamıştır. Üniversite yılları yazarın eleştirmen kişiliğinin şekillenmeye başladığı dönem olarak kabul edilmektedir. Çünkü öğrencilik döneminde Şeyh Bakhit’in haricinde üniversitede görev yapan birçok hocasının dersini eleştirerek girmez. Diğer taraftan edebiyat derslerine ağırlık vermiştir. Hocalara ve El-Ezher’de verilen derslerin içeriğine yönelik yaptığı ağır eleştiriler sebebiyle okuldan atılmış ve ancak üst düzey bir şeyhin yardımıyla tekrar girebilmiştir. Kısa bir süre sonra Mısır Üniversitesi’nin açılmasının ardından El-Ezher’i bırakarak bu üniversiteye kayıt olmuş ve böylelikle hayatında yeni bir sayfa açılmıştır. Zira katıldığı yeni üniversitede, coğrafya, tarih ve Sami dilleri, astronomi, edebiyat ve felsefe alanlarında ülkenin en önde gelen yerli ve yabancı hocalarından dersler almıştır.
Hüseyin, 15 Mayıs 1914 tarihinde doktora çalışmasını bitirerek başarıyla savunmuştur. Doktora konusu Arap Şairlerinin önde gelenlerinden “Ebu Ala” üzerinedir. Böylece Mısır Üniversitesi’nden ilk doktora derecesini alan öğrenci olmuştur. Daha sonra kitap olarak yayınlanacak bu doktora çalışması, ülkede çok yoğun bir ilgi görmüştür. Diğer taraftan eleştirilerden de nasibini almıştır. Nitekim Taha Hüseyin, bir parlamento üyesi tarafından “aydınlanma belirtileri çok olan bir kitap yazmak” suçlamasıyla bilimsel unvanının geri alınması istenmiştir. Çünkü kitap Ateizm ve aldatma çağrışımları içermektedir. Parlamento üyesinin bu talebinden vazgeçmesi için Meclis Yasama Başkanı Saad Zaglul tarafından ikna edilmiş, ardından Hüseyin, Montpellier Üniversitesi’nden ikinci doktorayı almak üzere Fransa’ya gitmiştir.
Fransa’da Geçen Dönem
1914 yılında Fransa’ya yaptığı bu ilk yurtdışı seyahati, Mısır Üniversitesi burslusu olarak gerçekleşmiştir. Fransızcayı kısa bir sürede öğrenen Hüseyin, psikoloji, edebiyat ve tarih alanlarında çalışmalarını devam ettirmiştir. Mali nedenlerden dolayı Mısır Üniversitesi’nin yurtdışına gönderdiği tüm öğrencilerini 1915 yılında geri çağırması nedeniyle ülkesine geri dönen edebiyatçı, bir yıl sonra tekrar Fransa’ya dönecekti. Ancak bu kez Paris’e dönerek Paris Üniversitesi´nde (University of Paris) Sanat Fakültesi’ne katılmıştır. Burada da çalışmalarını tarih ve sosyoloji alanlarında sürdürmüş ve dünya çapında tanınan sosyolog Emile Durkheim danışmanlığında “İbni Haldun’un Sosyal Felsefesi” üzerine ikinci doktora tezini hazırlamıştır. Ancak söz konusu çalışmasını Durkheim’in vefatı nedeniyle Bogelet ile devam ettirmek zorunda kalarak 1919 yılında tamamlamıştır. Bunun yanı sıra aynı yılda Latin Dili’nde yüksek lisans diploması almıştır.
Hayatının Aşkıyla Tanışması
Fransa, Taha Hüseyin’in sadece ilmi çalışmalarına etki etmemiş, aynı zamanda aşk hayatında da kaderini belirlemiştir. Öyle ki ileride hayat arkadaşı olacak Susan ile bu ülkede eğitim gördüğü sırada tanışır. Susan, Fransız kökenli Katolik bir aileye mensup öğrencidir. Hüseyin’le tanışması, Sorbonne Üniversitesi´nde düzlenen bir şiir buluşmasına rastlar. Susan, Fransız şair Reisen’in şiirinden parçalar okurken sesinin güzelliği Hüseyin’in dikkatini çekmiş ve büyük Fransız yazar Robert Landry’nin ifadesiyle o salonda Batı ve Doğu edebiyatlarını birleştiren uzun sürecek bir aşk ve ortaklık hikâyesi başlamıştır. Müslüman ve görme engelli bir kişiyle evlenmekte uzun süre tereddüt eden Katolik Susan, sonunda rahip olan amcası tarafından ikna edilmiştir. Bunun üzerine 9 Ağustos 1917 tarihinde Susan ile Hüseyin evlenir ve Mısırlı edebiyatçının hayatında yepyeni bir dönem başlar. Nitekim Hüseyin yıllar sonra Susan’dan olma oğluna “bu kadın senin babanı bambaşka bir insan yaptı” diyecektir.
Mısır’a Dönüş ve Kendisini Bekleyen Krizler
1919 yılında Taha Hüseyin Mısır’a döner ve Mısır Üniversitesi’nde Yunan ve Roma tarihi alanında öğretim üyesi olarak atanır. 1925 yılına kadar Mısır Üniversitesi’nin kamulaştırılmasına kadar burada çalışır. Daha sonra aynı üniversitesinin Edebiyat Fakültesinde Arap Edebiyatı ve Tarihi bölümünde öğretim üyesi olarak çalışır. 1926 yılında “İslam Öncesi Şiir” konusunda bir kitabı yayınlanmış ve ülkede ciddi fikri tartışmalara yol açmıştır. İlerleyen zamanda mahkeme kararıyla bu kitabin basımı durdurulmuş ve satışı yasaklanmıştır. Bu durum yazarı ülkede ve Arap dünyasında en çok konuşlan ve takip edilen edebiyatçılardan biri yapmıştır. 1928 yılında Mısır Üniversitesinde Edebiyat Fakültesi Dekanı olarak atanması Arap dünyasında büyük tepkiler getirmiş ve aynı günün akşamında istifa etmeye zorlanarak bu görevini bırakmıştır. Bunun üzerine aynı fakültede dekan olan Fransız edebiyatçı Michaux tekrar göreve getirilmiştir. Ancak 1930 yılında Michaux’un dekanlık süresinin bitmesine müteakip Taha Hüseyin yeniden dekan seçmiş ve bu karar dönemin Bilim Bakanı tarafından kabul edilmiştir. Fakat Hüseyin’in lehinde alınan bu kararı kabul eden bakan 2 gün sonra istifaya zorlanmıştır.
Ünlü edebiyatçının karşılaştığı sorunlar bunlardan ibaret kalmaz. 1932 yılında Hüseyin´in yaşamı boyunca karşılaştığı en büyük kriz meydana gelmiştir. Zira hükümet bazı siyasetçilere Mısır Üniversitesi Edebiyat Fakültesi fahri doktorası vermek istemiş, Hüseyin ise fakülte dekanı olarak bilimsel doktora derecesi konumunu korumak amacıyla bu isteği kabul etmemiş ve böylelikle hükümetle ciddi bir gerilimin ortasında kendisini bulmuştur.
Görüldüğü üzere Hüseyin’in hayatı ülkedeki siyasi yaşamın bir parçası haline dönüşmüş ve sürekli bir şekilde bundan etkilenmiştir. Öyle ki 4 Şubat 1942 tarihinde “Vefd Partisi’nin” Kahire’de iktidara gelmesi, Taha Hüseyin’in de Bilim Bakanlığında Müsteşar olarak görevlendirilmesinin yolunu açmıştır. Bu suretle 16 Ekim 1944 tarihinde emekli olana kadar dönemin Bilim Bakanı Najib el-Hilali kendisini müsteşar olarak görevde tutmuştur. Ardından 16 Haziran 1950 – 26 Haziran 1952 tarihleri arasında dönemin hükümetinde Bilim Bakanı olarak görev yapmıştır. Fakat Bilim Bakanı olarak görevlendirilmesi, Kahire’de hükümetin düşürülmesine neden olacak kadar çok büyük olayların çıkmasını tetiklemiştir. Bu ise Taha Hüseyin’in son resmi görevi olmuştur. Hayatının geri kalan döneminde ünlü edebiyatçı Mısırlı lider Abdülnasır’ın ölümüne kadar ülke içinde ve dışında üyesi olduğu bilimsel ve entelektüel cemiyetler çerçevesinde fikir üretmeye ve bilimsel etkinlikler düzenlemeye adamıştır.
Ünlü edebiyatçı 28 Ekim 1973 tarihinde “Ekim Savaşı’ndan” iki gün sonra vefat etmiştir. Ölümünden birkaç yıl önce, ülkesinin geleneksel değerlerine karşı duruşu ve eleştirel bakışı doruk noktasına ulaşmıştır. Sonraları basımı yasaklanacak olan, İslam dinini eleştiren birçok eser yazmış ve meşhur İslam âlimleri tarafından “mürted” olmakla suçlanmıştır. Bundan dolayıdır ki belirli çevrelerde “Arap Ateizminin Dekanı” olarak ün salmıştır. Ölümünden birkaç ay sonra Fransız eşi Susan tarafından Taha Hüseyin’in İslam´ı terk ederek Hıristiyanlığa geçtiği ifade edilmiştir. Aykırı duruşunu yansıtan ve sert eleştiri oklarının hedefi olan edebiyatçının İslam’ı eleştiren en ünlü eserlerinden biri “Şeytana İbadet Ediyordum” isimli şiirdir. Batı etkisi altında kalan, kendi ülkesinin geleneksel değerleriyle yaşamı boyunca savaşım veren yazarın hayatından geriye 380’den fazla kitap çalışması kalmıştır. Bu eserlerden bazıları şunlardır;
· Günler
· İslam Öncesi Şiir
· Sözler
· Eleştiri Ve Reform
· Temsili Yunan Edebiyatından
· Taha Hüseyin ve Fas
· Perşembe Konuşması
· Karavan Duası
· Ebu Ala Sesi
· Uzaktan
· Elsiryar Aralarında
· Yazın
· Ebu Ala Yıldönümü
· İbn Haldun´un Sosyal Felsefesi
· Demokrasi
Bazı Görevleri Ve Aldığı Ödüller:
· 1960 yılında İtalya’nın Floransa kentinde Hristiyan-Müslüman Medeniyetleri Konferansında Mısır’ı temsil etmiştir.
· Mısır-Hint Kültür Konseyi üyesi olarak seçilmiştir.
· Arap Araştırmaları Enstitüsünde denetim görevi yürütmüştür.
· İtalya ve İsviçre Edebiyat Heyetinde hakem üye olarak seçilmiştir.
· Mısır Hükümeti tarafından Nobel Ödülüne aday gösterilmiştir.
· 1964 yılında Cezayir Üniversite tarafından fahri doktoraya layık görülmüştür.
· 1965 yılında İtalya’nın Sicilya Üniversitesi tarafından fahri doktoraya layık görülmüştür.
· 1965 yılında Mısır’da sadece devlet başkanlarına verilen “Nil Madalyası” ile ödüllendirilmiştir.
· Arap Dili Akademisi Başkanı olarak görev yapmıştır.
· 1968 yılında Madrid Üniversitesi tarafından kendisine fahri doktora verilmiştir.
· 1971 yılında Arap dünyasında Arap Dil Akademileri Federasyonu Konseyi Başkanı olarak görev yapmış ve tekrar Nobel ödülüne aday gösterilmiştir.
· Mısır´da Bilim Bakanı olmuştur.
Tirab Abbkar TİRAB
YENİ HABERLER
YORUMLAR
Henüz hiç yorum yapılmamış.