Suriye’de Rusya-Türkiye anlaşması çözüm getirecek mi?
Türkiye’nin ABD ile Suriye’nin kuzeyinde PKK-PYD’nin Türkiye sınırından 32 km öteye gitmeyi öngören anlaşması sonrası Rusya-Türkiye arasında da Suriye’de bir uzlaşı gerçekleşti. ABD’nin Kuzey Suriye’deki askerlerini çektiğini açıklaması her ne kadar sanki ABD’nin pes ettiği gibi görünse de aslında bu çekilme de ABD’nin stratejik hamlesidir. Çünkü ABD’nin Suriye’nin kuzeyindeki Menbiç’i teslim etmek için Türkiye ile 1 yıldır görüşmesine rağmen ani kararla Rusya ile anlaşarak bölgeyi Rus ordusuna teslim etti. Bu haliyle Rusya sanki Ortadoğu’da güç dengeleyici gibi gözüküp en kazançlı ülke gibi görünse de uzun vadede Rusya için bu bölgeler hem ekonomik hem de siyasi olarak büyük yük getirecektir.
Suriye’nin kuzeyinde yeni bir statüko oluştu.
23 Ekim 2019’da Soçi’de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Türk mevkidaşı Recep Tayyip Erdoğan arasında kuzeydoğu Suriye’ye dair bir anlaşma imzaladı. Anlaşma ile bölgede yeni bir statüko oluşturulmuştur. Türkiye-Rusya anlaşmasında PKK-PYD güçlerinin silahlarıyla birlikte 150 saat içinde 30 mk derinliğe çekilmesi, Türkiye sınırından 10 km ötede Rus askeri polisi ve Suriye rejimi sınır muhafızlarının yerleştirilmesi kararı alınmıştır. Bu anlaşmayla Rusya-Türkiye ortak askeri devriyesi Suriye-Türkiye sınırının 10 kilometre içindeki bölgeyi kontrol edecek. Türkiye-Rusya arasındaki anlaşmaya dair Suriye rejimi lideri Esed’in de tam destek verdiğini Putin’e telefonla ilettiği anlaşılıyor.
Rusya, resmen olmasa da fiilen PKK-PYD’yi terör örgütü saymış oldu.
Türkiye-Rusya anlaşmasından iki ülke de istediklerini almış gibi gözüküyor. Bu anlaşma ile Türkiye, Rusya ve Suriye rejiminin terör örgütü PKK-PYD’yi sınırdan uzaklaştırmasına dair garanti almış oldu. Türkiye sınırından 10 km etkinlik sağlayarak PKK terörüne karşı yıllarca müzakere edilip çokça yürürlüğe girmemiş olan Adana Mutabakatını da güncellenmiş haliyle uygulama fırsatı bulmuştur. Bu haliyle Rusya resmi olarak PKK-PYD’yi terör örgütü olarak tanımasa da Adana Mutabakatı çerçevesinde yapılan yeni anlaşmanın garantörü olarak PKK-PYD ile mücadeleyi kabul ederek fiilen bir terör örgütü olarak tanımış da sayılır.
Rusya, Suriye’nin kuzeydoğusunda Suriye rejimi askerlerini yerleştirerek ülkenin toprak bütünlüğünü garanti altına almış oldu. Çünkü Rusya bu bölgeyi ABD veya Türkiye’nin ilhak ederek uzun süre elde tutacağına dair endişeye sahipti. Rusya açısından bakıldığında Türkiye’yi 10 km ile sınırlandırmak başarı olarak görülüyor. Çünkü Esed rejiminin toprak bütünlüğünü garanti altına aldığını düşünüyor. Bu anlaşma ile Türkiye doğrudan Esed rejimi ile bağlantı kurmasa da Rusya üzerinden varılan bu anlaşma aslında Türkiye-Suriye rejimi arasında bir görüşmenin olabileceği ihtimalini de güçlendirmiştir.
Putin-Erdoğan anlaşması Rusya’ya göre hem Türkiye hem de PKK-PYD için güvenlik sağlamanın bir yolu gibi görülüyor. Rusya, tek mermi atmadan Suriye’nin kuzeyine yerleşebildi. Bu durum Esed rejimi ile Türkiye’yi görüşme yapmaya zorlayacağı stratejisini de ön plana çıkarıyor. Rusya’ya göre Türkiye ve Esed rejimi arasında görüşme başlamadan bölgedeki sorun bütünüyle istikrara kavuşamayacaktır.
Rusya-Türkiye anlaşması İdlib’teki sorunun çözümü için de fırsat olabilir.
Rusya-Türkiye arasındaki anlaşma İdlib’teki anlaşmazlığı da çözebilir. Çünkü İdlib’teki HTŞ grupları gücünü Esed rejimi ve PKK-PYD tehdidinden alıyordu. Şimdi bu tehdit yok olduğuna göre yavaş yavaş HTŞ’nin gücü de yok olacaktır. Rusya ayrıca bu anlaşma sonrası ileride Türkiye’yi kuzeydoğu Suriye’yi terk etmeye zorlayabileceğini de hesaplıyor. Türkiye sınırında kurulacak Rus askeri üsleri gelecekte Türkiye için caydırıcı güç olarak kullanılabilir.
ABD, PKK-PYD devletinden vazgeçmiş değil. Yeni plan Irak’ı da kapsıyor.
Suriye’de Rusya’nın hesaplamadığı bazı zorluklar da var. ABD her ne kadar Suriye’nin kuzeyinden çekildiğini açıklasa da bölgede hala belirli bir güç bulundurarak PKK-PYD’yi himaye etmeye devam edecek. ABD Başkanı Donald Trump’ın Suriye’deki gaz ve petrol sahalarını DAEŞ, Rusya, Suriye rejimi ve İran’dan korumak için yaklaşık 200 asker bulundurmaya devam edeceğini açıklaması ve bu kaynakları PKK-PYD’nin kullanımına vereceğini duyurması yeni stratejiyi gündeme getiriyor. Bu stratejide ABD’nin PKK-PYD’yi Irak-Suriye sınırında teşkilatlandırarak önce bağımsız bir devlet kurma olmazsa da otonom bir yapı oluşturma gayreti var. Zaten PKK-PYD liderlerinden İlham Ahmed ve Malum Kobani’nin Beyaz Saray’da kabul edilme olasılıkları da gelecekte bağımsız bir PKK-PYD devleti kurulumunun ilk sinyalleri olarak görülmelidir. ABD’nin amacı PKK-PYD’nin uluslararası camia tarafından kabul görmesini sağlamaktır. Bu kabul ileride Irak’taki Sincar bölgesinin de içinde bulunduğu bölgede bağımsız bir devlet kurulması halinde uluslararası ülkelerce tanınmasına yönelik bir stratejiyi barındırmaktadır. Türkiye’nin Barış Planı Harekâtı kendi açısından başarılı olmuşsa da ABD açısından PKK-PYD’ye uluslararası kabul gösterme fırsatı vermiştir. Rusya’nın PKK-PYD ile hala iletişimde olması da ABD’ye bu fırsatı vermiştir. Eğer Rusya bu örgütü terör örgütü olarak tanımlarsa ve mücadeleye devam ederse ABD’nin bu planı çökebilir.
Rusya’nın PKK-PYD planı Suriye’de siyasi barış için tehlikelidir.
Rusya’ya göre PKK-PYD ile Esed rejimi arasındaki görüşmelerle siyasi barış sürecine dair bir anlaşma mümkün olabilir. Fakat Rusya, PKK-PYD’nin en az otonom bir devlet kabul görmeden Esed rejimi ile anlaşmayacağın ı hesaplamıyor olabilir. Suriye rejimi eğer PKK-PYD’ye böyle bir otonomi verecekse diğer muhalifler de aynısını isteyecektir. Böyle bir durum Suriye’de yeni anayasa yazımı ve siyasi barış sürecinin de sonunu getirecektir.
Esed rejiminin muhaliflere bakışı değişmeden Suriye’de barış olmayacağı gibi Türkiye ile görüşme de olmaz.
Türkiye-Esed rejimi arasında mutlaka müzakere olacağına dair Rusya’nın görüşü ise şimdilik gerçekçi olmayabilir. Çünkü Esed rejimi Türkiye’nin hâkim olduğu bölgelerde muhaliflere saldırmaya devam ediyor. Yine Suriye rejimi PKK-PYD ile işbirliği yaparak Türkiye’yi ortak düşman olarak görüyor. Rusya belki bu durumun kendisi için faydalı olduğunu düşünse de Türkiye’siz Esed rejiminin yaşama şansı bulunmuyor. Esed rejimi Türkiye ile görüşebilmek için önce muhaliflere kendisini ispat etmelidir. Türkiye-Rusya arasında varılan anlaşma gereği rejimin devraldığı bölgelerde yine eskisi gibi Baas partisi etkili olacaksa ve muhalifleri tutuklamaya, cezalandırmaya devam edecekse, muhaliflere Suriye’nin kuzeyinde yönetimde yer vermeyip göstermelik bir yönetim oluşturacaksa Türkiye-Esed arasında bir görüşmeye de ihtiyaç duyulmaz.
Rusya’nın Türkiye’nin kuzeydoğu Suriye’deki güvenlik endişelerini ciddiye alması olumlu bir süreçtir. Türkiye’nin bölgede artan terör tehdidi, etnik ve dini ihtilaflarla ilgili endişeleri gerçekçidir. Bu uyuşmazlıkların ve ayrılıkçı duyguların dışarıdan yapay olarak beslendiğini herkes biliyor. PKK-PYD tehdidi Rusya tarafından ciddiye alınmadan, Esed rejiminin muhaliflere bakışı değişmeden bölgedeki istikrarsızlık sona ermeyecektir.
Rusya’nın Suriye’nin kuzeyinde aldığı sorumluluk şimdilik avantaj gibi gözükse de zamanla dezavantaja dönüşecektir. Çünkü Türkiye kendi sınırlarından uzaklaştırdığı PKK-PYD’nin sorumluluğunu Suriye rejimi ve Rusya’ya vermiştir. ABD’nin koruması altında olan PKK-PYD ileride Rusya ve Suriye rejimi ile silahlı çatışmaya girerek bölgede istikrarsızlığı derinleştirebilir.
Prof. Dr. Salih YILMAZ
Rusya Araştırmaları Enstitüsü Başkanı
YENİ HABERLER
YORUMLAR
Henüz hiç yorum yapılmamış.