Suriye Türkmenleri Tarihçesi ve 1536 Yılında Menbiç Nahiyesi

6 Şubat 2018, 15:34

 

Suriye Türkmenlerinin ataları 1069 yılında bölgeye gelen Hanoğlu Harun,Afşin, Sevindik, Kurlu, Atsız ve Şöklü beylerdir. Atsız Bey, 1071 yılından 1076 yılına kadar Kudüs ve Şam başta olmak üzere birçok kente Selçuklu bayrağını dikmişti.

Membic ve A’zaz ise 1079 yılında Tutuş Bey tarafından ele geçirildi. Anadolu Oğuzları’nın atası Süleyman Şah 1084 yılında Antakya’yı aldıktan sonra Halep üzerine yürüdü. Halep’e yakın Aynu Seylem yöresinde Tutuş Bey Süleyman Şah’ın kuvvetlerini yendi ve Süleyman Şah 5 Haziran 1086 tarihinde ebedî aleme göçtü. Tutuş Bey de Suriye’deki başarıları ile yetinmeyerek Büyük Selçuklu Devleti’nin başına geçmek için Isfahan üzerine asker çekti. Tutuş Bey’in 50.000 kişilik ordusu Rey yakınlarında yenildi ve kendisi de öldürüldü.
Suriye Türkmenleri’nin hükümdarı Tutuş Bey’in ölümünden sonra oğlu Rıdvan Bey Halep’te; diğer oğlu Dukak da Şam’da birer şehir devleti kurdular. 1096 yılında başlayan Haçlı Seferleri’nin birincisi Anadolu’da durduruldu. İkinci Haçlı Seferi’nde Antakya, Urfa Haçlı Kontluğu kuruldu. Daha sonra Kudüs’ü de ele geçiren Haçlılar burada büyük bir katliam yaptılar. Selahaddin Eyyubi tarafından alınan Kudüs’te Müslümanlar intikam ateşi yakmadılar.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Suriye Anadolu’yu Mısır’a bağlayan köprü konumunda olduğu için pek çok farklı din ve etnik topluluğa ev sahipliği yaptı. Araplar, Türkmenler, Kürtler bölgenin yerli halkı oldular. Haçlı Savaşları’ndan sonra bölgeye yerleşen küçük bir Hıristiyan topluluk ise Fransızların bölgeye müdahaleleri için en büyük bahaneleri oldu. Müslüman toplumu arasında da Sünnî Müslümanlar, Fatımî kalıntıları, Nusayriler, Dürzîler varlık savaşı vererek günümüze kadar geldiler.
Mısır Memlükleri zamanında Timur felaketini yaşayan Suriye, 1516 yılından Osmanlı topraklarına katıldı. Suriye’de 1518 yılında nüfus ve arazi sayımı yapıldı. Antakya, Adana, Tarsus, Sis (Kozan), Antep sancakları Halep’e bağlandı. Bölgede ikinci tahrir 1526 yılında; üçüncü tahrir ise 1536 yılında yapıldı.
1536 yılında Halep sancağında 27 nahiye, 15 şehir/kasaba, 1.062 köy ve 2.342 ekinlik bulunmaktaydı. Mehmetçik tarafından huzura kavuşturulan Bab nahiyesinde 14 köy ve 153 ekinlik; Menbic nahiyesinde ise 99 köy ve 153 ekinlik vardı.
Menbic nahiyesinin 99 köyünden pek çoğunun adı Türkçedir. Halisa, Havva, Cüdeydi, Büyük Vakf köyleri gelirleri vakfa tahsis edilmiş olan köylerdir. Adabit, Zugma= Kuruca Musa, Tel Efsir, Çamurlu, Mağaracık, Taşlu Fahhâr, Deyr Sanut = Tersini, Çoban Beyi, Buldum, Şeyh Berican, Beylerbeyi, Ba’arşa, Haliloğlu, Kutayta = Üç Kubbe, Tel Suduni, Tel Mina = Çoban Öyüğü, Tel Fahrin, Urum Eni, Takyanus, Erli, Babcuğaz, Tarîk, Fıtayri, Döğnük Öyüğü, Uluca, Yosun Öyüğü, Kumsarun, Aparuz, Deve Öyüğü, Nefs-i Menbic.
Nahiyenin merkezi konumundaki Menbic köyünde yaşayan 41 hane, 6.100 akça tutarındaki vergilerini Okçu İzzeddinli aşiretinin reisi İzzeddin Bey’e has geliri olmak üzere ödemekteydi. Ekrâd mirlivası olarak kayıtlı İzzeddin Bey’in Osmanlı ordusuna ok yapmakla görevli bir Türkmen olduğu öne sürülmüştür.
Köy isimlerine baktığımızda Türkçe köy adlarının çok olması bir yana Arapça isimli köylerde bile yaşayan halkın Türkçe isimler kullandığını her zaman görebiliriz. Örnek olarak 26 haneli Şeyh Berican köyünde Tanrıverdi, Hüdaverdi, Doğan, Sevindik, Eminlik, Satılmış, Geyik gibi Türkçe isimler karşımıza çıkmaktadır.
Türkçe kişi ve yer adları sadece Menbic nahiyesine has değildir. Şam vilayetinde Beydili cemaatine bağlı olarak yaşayan Kürtler cemaati arasında Bayram Hoca, Bayındır, Avşar, Eminlik, Gündoğmuş, Yağmur, İne Hoca, Eslemez, Aydın, Beylik, Uğurlu, Satılmış, Budak gibi pek çok Türkçe kişi adı görebilmekteyiz (s.405).
“Beğ /Bey Obası” köyünün bugün “Bak Ubasi” olarak adlandırılması gibi birçok Türkmen köyü bugün PYD/ PKK terör örgütü tarafından Kürt köyü gibi gösterilmeye çalışılması, bölgenin demografik yapısının zorla, baskı ile değiştirilmek istenilmesindendir. Yüzlerce yıllık “Menbic” adının anlamsız bir şekilde “Münbic” olarak tanıtılması ise tarihi bağlarını unutturmaya yönelik bir çaba gibi görünmektedir.
Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan 397 numaralı Haleb Livâsı Mufassal Tahrîr Defteri- I- II (943/ 1536), Ankara 2010 isimli eserde çok değerli bilgiler vardır. Ben, “Afrin Zeytin Dalı Barış Harekatı’nı destekliyorum” diyen bütün vatandaşlarımızın bu eseri incelemesinde büyük yarar var. Esere eski yazı ve yeni yazı olarak Internet üzerinden ücretsiz ulaşılabilmesi de büyük bir imkândır. Eseri yayına hazırlayan Ahmet Özkılınç, Ali Coşkun, Abdullah Sivridağ, Murat Yüzbaşıoğlu ile emeği geçen diğer yetkilileri tebrik ediyorum.
Suriye konusunda eser ortaya koymuş olan tarihçilerimizin, bu konunun daha geniş çevrelere ulaşabilmesi yönünde çaba göstermesini bekliyoruz.

Prof. Dr. Yılmaz Kurt

http://sonsoz.com.tr/suriye-turkmenleri-tarihcesi-ve-1536-yilinda-menbic-nahiyesi/amp/

YENİ HABERLER

YORUMLAR

Henüz hiç yorum yapılmamış.

YENİ HABERLER