Rusya’nın PYD ikilemi
Saslanbek İsaev GÖRÜŞ
RUSEN Kafkasya Direktörü
Suriye’de Kürt kartını oynayan küresel güçler, bu kartı elde tutmak için hayli çaba sarf ediyor. Kremlin ve Washington her ne kadar bu saçmalığa son vermeye hazır olsalar da, ellerini “Kürt kartının” altından çekeceğe benzemiyorlar.
Soçi’den sonra Suriye’de “yeni düzen” ve barış görüşmeleri öne çıkıyor. Üç devlet, üç lider yakın tarihte ilk defa ABD’nin dahil olmadığı bir karar aldı. Böylece Ortadoğu’nun artık sadece “haçlıların” insafına kalmadığı kör olmayana görünür oldu. Fakat bölgesel güçlerin aralarındaki anlaşmazlıklara küresel aktörlerin oyunları da eklendiğinde, bölgede barışın ve istikrarın sağlanması yakın zamanda pek de mümkün görünmüyor. Irak sonrası Suriye’de Kürt kartını oynayan küresel güçler, bu kartı elde tutmak için hayli çaba sarf ediyor. Kremlin ve Washington her ne kadar bu saçmalığa son vermeye hazır olsalar da, ellerini “Kürt kartının” altından çekeceğe benzemiyorlar.
Kürtlerin PYD/YPG terör örgütü tarafından temsil edilmediği apaçık ortada olsa da, bu iki küresel güç, “Kürtler” derken genellikle bu terör örgütünü kastediyor. Suriye’deki Kürtlerin en büyük hatasının da küresel güçlere bu imkanı tanımak olduğunun altı çizilmeli. Çünkü PYD/YPG adı altında anılan bu terör örgütü Kürtler adına oturup pazarlık yapıyor. Bugün ABD’ye göz kırpan, onların ellerinden yiyen bu örgüt, aynı anda Rusların da eline bakıyor ve oradan da yemeye çabalıyor. Kendince bir denge siyaseti yürüten terör örgütü, sözde temsil ettiği halkı müstakbel bir felakete taşıyor. Örgütün lider kadrosu kendini kurnaz sansa da, en azından Ruslar onların oynadığı oyunun farkında; ABD’nin stratejistlerinin de saf olmadığı ortada.
Rus uzmanlar ne diyor ?
26 Mart’ta Komsomolskaya Pravda gazetesi ABD’nin PYD/YPG siyasetini değerlendiren yazısında, ABD’nin Suriye’de yeni bir Kosova’nın peşinde olduğunu yazıyor. Doğu Avrupa’da ve Balkanlarda devletleri parçalayıp Kosova’yı bir üsse dönüştüren ABD aynısını Suriye’de yapıyor diyen Aleksandr Kots ve Dmitriy Steshin, ABD’nin Mart ayından beri kuzey Suriye’ye kalıcı geldiğinin sinyallerini verdiğini söylüyorlar. Fakat o zaman Rakka hâlâ DEAŞ’ın elindeydi; ABD ve Rusya DEAŞ’a karşı mücadelede başarılı olma yarışındaydı. 25 Eylül’de Rossiyskaya Gazeta yayımladığı Kuzey Irak referandumu değerlendirmesinde Ortadoğu uzmanı Aleksei Melashenko’nun görüşlerini aktarıyor: Melashenko bölgede yeni bir devletin oluşmasının Sykes-Picot antlaşmasını geçersiz kılacağını, bunun da sadece bölgesel barışı tehdit etmeyeceğini, bütün dünyayı kötü etkileyeceğini ve sonuçlarını tahmin etmenin mümkün olmadığını söylüyor. 23 Ekim’de ise RBC.ru adlı haber sitesi Soçi zirvesini değerlendirirken “Kürt güçleri” diyerek PYD/YPG terör örgütünü bir yazıda iki defa öne çıkarıyor. Soçi’den sonra, cevaplardan daha çok sorular oluştu diyen RBC, Putin’in Valday forumunda dile getirdiği ve Soçi’de üç liderin konuştuğu Suriye ulusal kongresinin yapılmasının mümkün olmadığını anlatan bir analiz yayınladı. Suriye ulusal kongresine ilk başta Riyad’da toplanan muhaliflerin karşı çıktığının altını çizen RBC, diğer tarafından Kürtlerin katılımı da belli değil diyor. RBC’nin analizinde, Esed’in danışmanı Buseyna Şaban kongreden önce herkesin silahlarını bırakması gerektiğini söylediği halde, “Kürtler” Esed’e karşı savaşmayacaklarını henüz beyan etmediler; hem Türkiye de “Kürt güçlerinin” katılımına karşı deniliyor. PKK’nın Rusya’daki propaganda yayınlarında ise Rusya’nın geçmişten bugüne Kürtlere konjonktürel davrandığı ve bu yüzden artık Ortadoğu’da Kürtlerin kiminle dost olacağına Kürtlerin karar vereceği yazılıyor.
Başka “Kürtler” mümkün
Rus basınında Soçi sonrası “Kürt sorunu” başlığında ele alınan yazılarda belirsizlik var. Ruslar bir taraftan Kürt kozunu kaybetmek istemiyor, diğer taraftan da Kürtleri düşman ilan etmeye hazırlanıyor. Rus basınına bakılınca net bir duruş görmek mümkün değil. Ama Kremlin ve dışişleri sözcüleri dahil resmi açıklamalara bakıldığında Rusya’nın tutumunun belli olduğu görülüyor. Özellikle Soçi sonrası Peskov’un ve dışişleri sözcüsü Zaharova’nın açıklamalarında, Rusya’nın kongrede Kürtleri görmek istediği, ama bu “Kürtlerin” Türkiye, İran ve Esed’in itiraz etmediği Kürtler olacağının işaretleri veriliyor. Bu mesaj özellikle PYD terör örgütüne veriliyor. Rusya PYD terör örgütüne “Silahları bırakın veya askeri birliklerinizi Esed ordusuna dahil edin ve otonom bölge için pazarlığınızı yapmaya gelin” diyor. Yani Kremlin PYD’ye YPG’siz gel diyor. Aynısını Afrin’de de isteyen ve kısmen başarılı olan Rusya bu isteğini tekrarlıyor. PYD/YPG terör örgütü bugün kazandığı topraklardan ve en önemlisi petrol kaynaklarından vazgeçemezse, kendine veya arkasında duran küresel güce güvenip de akıllanmazsa, yarın masada başka “Kürtlerin” olduğunu görecek. Rus basınındaki ikircikli değerlendirmeler de kesinleşecek.
ABD kurtaramaz
Sonuç olarak PYD/YPG, Soçi üçlüsü tarafından terör örgütü olarak kabul edilecek gibi duruyor. Türkiye, İran ve Irak’ın kuzey Irak’ta yapılan referanduma verdikleri ortak tepkinin aynısının çok yakında kuzey Suriye için Soçi üçlüsü tarafından gösterileceğini tahmin edebiliriz. Bölgede bulunan ABD askerleri PYD/YPG terör örgütünü kurtaramaz ama yine Rus uzmanlara göre bu birlikler daha büyük ve küresel bir savaşa neden olabilir. Yine DAEŞ bahanesiyle örgütün zorla silah altına aldığı Araplar ve diğer etnik azınlıkların gençleri PYD/YPG’nin hedefleri için savaşmaya istekli değil. Bunu hem yerel kaynaklar hem de o gençlerin dışarıda olan akrabalar dile getiriyor. Örgütün asıl militan kadrosunun eridiğini yerel kaynaklar aktarıyor. PYD/YPG terör örgütü boyunu aşan bir oyuna girişirse (ki öyle yapacak gibi görünüyor) onun sonu da Saddam ordusu sendromunu olacak.
[Grozni ve İstanbul’da yaşayan araştırmacı gazeteci Saslanbek İsaev, Rusya, Kafkasya ve Türkiye ilişkileri alanında uzmanlaşmıştır. Rusya Araştırmaları Enstitüsü Kafkasya Direktörüdür.)
Saslanbek İsaev/RUSEN Kafkasya Direktörü
“Görüş” başlığıyla yayımlanan makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve RUSEN’in editöryel politikasını yansıtmayabilir.
YENİ HABERLER
YORUMLAR
Henüz hiç yorum yapılmamış.