RUSEN [ANALİZ]: Prof. Dr. Salih Yılmaz : Şanghay Ruhu ve G-7 Zirvesi sonuçları Türkiye’nin politikalarını değiştirebilecek bir etki yapabilir.
Rusya devlet başkanı Putin, 9-10 Haziran 2018 tarihinde düzenlenen Şanghay İşbirliği Örgütü toplantısı için Çin’i ziyaret etti. Rusya’nın 2014 yılından itibaren Çin ile başta ekonomi olmak üzere askeri alanda önemli işbirliğine gittiğini görüyoruz. İki ülke arasında bu ziyarette Rus Rosatom şirketi yeni nükleer kontratlar imzaladı.
Çin yapımı hızlı trenlerin Rusya’nın Kazan şehrine kadar olan ulaşım ihalelere katılımına dair anlaşıldı. Belki de Rusya-Çin arasındaki en büyük uzlaşı Çin’in Avrasya Ekonomik Birliğine entegre edilmesi kararıydı. ŞİÖ Toplantısında yeni üyeler Hindistan ve Pakistan da katıldı. Böylece ŞİÖ, Dünya nüfusunun %42’sini temsil eden bir örgüt haline geldi. ŞİÖ’nün toplam ekonomik büyüklüğü ise 15 trilyon doları aştı ve 74 trilyon dolarlık dünya ekonomisinin yaklaşık yüzde 20’sine karşılık geliyor.
ŞİÖ’ye tam üyelik için İran, Moğolistan, Afganistan ve Belarus sırada bekliyor. Türkiye ise ŞİÖ diyalog ortağı ülkeler listesinde yer alıyor. Örgüte diğer diyalog ortağı ülkeler ise Ermenistan, Azerbaycan, Nepal, Sri Lanka ve Kamboçya’dır. Türkiye’nin 2013 yılından itibaren özellikle ŞİÖ’ye üyelik için dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan tarafından Putin’e iletilen bir sözlü teklifi vardı. 2017 yılında Astana’da ŞİÖ Genel Sekreter Yardımcısı ile Türkiye’nin üyeliğine dair görüşmemizde henüz örgütün yeni kurulduğu ve Türkiye’nin üyeliği konusunun gündeme gelmesi için erken olduğu dile getirilmişti. Fakat Ortadoğu’da ortaya çıkan gelişmeler Türkiye’nin üyeliğini yeniden gündeme getirebilir.
Çin Devlet Başkanı Şİ Cinping’in ‘Dalgaları kırıp yeni yolculuğa başlayalım’ sözleri aslında ŞİÖ’nün vizyonunu açıklaması açısından önemlidir. Çin, ABD ve AB’den bağımsız yeni bir yol istiyor. Bunu yaparken de Doğu’da ekonomik refahın olduğu, güvenliğin sağlandığı, ABD’nin etkisinin en asgariye indirildiği bir proje üzerinde duruyor. Çin, Yeni İpek Yolu Projesinde ısrarlı ve yayınlanan bildiride bunu vurgulaması da açık bir plan olduğunun kanıtıdır. Fakat yeni üyelerden Hindistan’ın Çin ile hala toprak anlaşmazlıkları bulunması gelecekte örgüt için en büyük risklerden birisini oluşturuyor.
ŞİÖ, hem bölgesel hem de dünyayı etkileyebilecek bir platform haline geldi. Rusya ve Çin’in ortak kararıyla İran’ın da ŞİÖ’ye üyeliği konusunda bir uzlaşı var. Eğer İran’ın üyeliği tamamlanırsa ABD’nin İran planları bütünüyle altüst olabilir. ŞİÖ Zirvesi’ne katılan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Türkiye ve İran ile Suriye’de yapılan işbirliğinden övgü ile bahsetmesi de önemli mesajlardandır.
Çin’de ŞİÖ Zirvesi yapılırken diğer taraftan da sanayileşmiş 7 ülkenin liderlerini bir araya getiren G7 Zirvesi, Kanada’nın Quebec City kentinin Charlevoix beldesinde 8 Haziran 2018’de başladı. ABD, Almanya, İngiltere, Japonya, Fransa, Kanada ve İtalya’dan oluşan G7 ülkeleri 44. Zirvede bir araya geldiler. G-7 Zirvesi, ABD kaynaklı bir krizle gündeme geldi. ABD Başkanı Donald Trump, Kanada Başbakanı Justin Trudeau’nun ABD’nin çelik ve alüminyuma gümrük vergisi uygulamasını eleştirmesi üzerine, G-7 Liderler Zirvesi’nin Sonuç Bildirgesini imzalamayacağını açıkladı.
G-7’nin ABD dışındaki diğer üyeleri ise dünyada ABD’nin tek taraflı oluşturmaya çalıştığı ekonomik düzene karşı çıktılar. Liderlerin anlaşamadığı diğer bir konu ise Rusya’ydı. ABD başkanı, Rusya’nın yeniden G-7’ye dönmesini savunurken Fransa’nın başını çektiği blok Rusya’nın Kırım konusunda adım atmadan birliğe dönemeyeceğinde ısrarlıydılar. Bu haliyle Rusya’nın G-7’ye geri dönmesi mümkün gözükmüyor.
G-7 ülkeleri arasındaki Rusya’ya dair anlaşmazlık Putin’in “ŞİÖ, G7’den büyüktür” mesajı ile daha da farklı bir boyuta geçecek diyebiliriz. Çünkü G-7 ülkelerinin Rusya’ya karşı Kırım şartını öne sürmeleri Rusya açısından kabul edilemez duruyor. Kaldı ki AB ülkelerinin Kırım konusundaki ısrarı ABD başkanı Trump’ın da elini kolunu bağlayacak bir adımdır.
Trump’ın gümrük politikaları yüzünden ABD ile Avrupa ve Çin arasında gerginliğin tırmandığı bir dönemde, Rusya ve Çin’in öncülüğündeki ŞİÖ’de artan işbirliği bölgesel ittifakları da etkileyecektir. Çünkü ABD-AB arasındaki kriz tırmanmaya devam ederse ŞİÖ bloku gittikçe “küresel denge gücü” olma yolunda mesafe alacaktır. ŞİÖ üyelerinin bu zirvede uzun dönemli iyi komşuluk ilişkileri ve terörle mücadelede iş birliği vurgusuyla Çingdao Bildirisi adı altında “Şanghay Ruhu”nu daha ileri taşıma konusunda anlaşmaları ABD-AB hükümranlığını zora sokabilir.
Bir taraftan AB ülkeleri ile ABD arasında yaşanan kriz diğer taraftan da ŞİÖ üyeleri arasında artan işbirliği arasında Türkiye’nin bir karar vermesi gerekiyor. Tabi Türkiye’nin verdiği karara bağlı olarak Rusya ve ABD’nin Türkiye’ye karşı tutumları da bu dengeyi etkileyecek niteliktedir. Türkiye ile ABD, AB ülkeleri ve NATO arasında son 2 yıldır süren kriz devam eder de ŞİÖ’den de olumlu bir cevap alınmazsa Türkiye yeniden Batı bloğunu tercih edebilir.
Türkiye bu bloklaşma içerisinde mutlaka tarafını seçmek durumunda kalabilir. Diğer türlü iki taraf da Türkiye’yi güvensiz ortak statüsüne sokacak ve aralarındaki görüşmelerde en çabuk harcanacak ülke olarak göreceklerdir. Son dönemdeki gelişmeler ABD’nin Türkiye’nin önemini kavrayarak politikalarında değişikliğe gitmeye hazırlandığını gösteriyor. Rusya ise Türkiye ile ilişkilerini ekonomik ve Suriye dışında yeni bir evreye taşıyabilmiş değil.
[Rusya ve Avrasya alanlarında çalışmalar yürüten Prof. Dr. Salih Yılmaz, Rusya Araştırmaları Enstitüsü Başkanı ve Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi öğretim üyesidir]
YENİ HABERLER
YORUMLAR
Henüz hiç yorum yapılmamış.