Putin ile Erdoğan Ankara’da görüşecekler

21 Eylül 2017, 17:31

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Putin haftaya “olağanüstü” Suriye zirvesine buluşacak.Ankara’da yapılacak görüşme sonrası başta Suriye olmak üzere Irak’ta da Türkiye ve Rusya’nın ortak stratejiyle hareket edeceğine dair beklentiler var. Özellikle İdlib’in sınırlarının belirlenmesinden sonra Türkiye’nin muhaliflerin olduğu bölgede güvenliği sağlamaya yönelik çalışmalarının hızlanacağı da düşünülüyor.

Erdoğan ABD’de yaptığı açıklamada, “Rusya ile Türkiye arası 2.5 saat. Pazartesi günü sayın Putin’le bir araya geleceğiz, telefonla görüşeceğiz. Ama perşembe günü de yemek yiyeceğiz. Bu gelişmeleri, Suriye’de ne oluyor ne bitiyor bunları konuşacağız” dedi.

İlk olarak Reuters dün gece, Erdoğan’ın 28 Eylül’de Rusya’da Putin ile görüşeceğini duyurdu. Ancak daha sonra Anadolu Ajansı, görüşmenin Ankara’da olacağını haber verdi. Erdoğan’ın gezisini izleyen TRT Haber muhabiri de bu sabah, Cumhurbaşkanlığı kaynaklarına dayanarak görüşmenin Ankara’da olacağını aktardı.

Rus liderin günübirlik ziyaret kapsamında 28 Eylül perşembe günü Ankara’ya gelmesi ihtimali yüksek.

Kremlin Sözcüsü Dmitri Peskov, Putin-Erdoğan arasında planlanan görüşmeyi doğruladı ve detaylar üzerinde çalışıldığını duyurdu. Sputnik’e görüşme ile ilgili değerlendirme yapan Peskov, “Üzerinde çalışılıyor. Detaylar hakkında bilgi vereceğiz” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, son olarak Almanya’da düzenlenen G20 Liderler Zirvesi kapsamında 8 Temmuz’da Rusya Devlet Başkanı Putin ile bir görüşme gerçekleştirmişti.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu ziyareti için ABD’de bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bloomberg Küresel İş Forumu’ndaki konuşmasına şunları söyledi:

Rusya’dan S-400 füzeleri alımına ilişkin olarak Türkiye’ye yöneltilen eleştirilere “Yanı başımdaki Suriye’de S-400 varsa ben de S-400’e, hatta S-500’e, S-600’e sahip olmaya çalışırım” ifadelerini kullanarak cevap verdi. Erdoğan, perşembe günü Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile de görüşeceğini söyledi.

Erdoğan’ın açıklamalarından satırbaşları şöyle:

“Türkiye olarak yanı başımdaki Suriye’de S-400 varken, ben kendim bir S-400’e, belki S-500’e hatta S-600’e sahip olmanın gayreti içerisinde olmak durumundayım. Bunlar, kendimizi korumaya yönelik atmamız gereken adımlardır. Balistik füzelerle ilgili atmamız gereken adımlar da vardır. Bunlar bir yöneticinin ülkesini, 80 milyon Türkiye’yi korumak bizim görevimizdir. Bunun için de ne gerekiyorsa A’dan Z’ye bunu yapacağız.”

“Rusya ile olumsuzluk yaşadık. Şu anda Rusya dış ticaret hacminde ciddi bir tırmanışa geçmiş vaziyette. Rusya ile 36 milyar dolara ulaşan ticaret hacmini yakaladık. Rusya ile Türkiye arası 2.5 saat. Pazartesi günü sayın Putin’le bir araya geleceğiz, telefonla görüşeceğiz. Ama perşembe günü de yemek yiyeceğiz. Bu gelişmeleri, Suriye’de ne oluyor ne bitiyor bunları konuşacağız.”

“(Suriye’deki son durum) Rusya ile yaptığımız görüşmelerde neticeye varıyoruz diyebiliyorum. 2000 kilometre karelik alanda sükûneti sağladık. Orada yaşayan halk, Türkiye’den topraklarına dönme imkanı buldu.

AB verdiği sözü tutmadı. 6 milyar euro vereceklerini söylediler, şimdiye kadar 800 milyon euro geldi. Suriye’ye yardım eli uzattık. Suriyelilere bakıyoruz, bakmaya devam edeceğiz. Çok farklı çıkış yollarını arıyoruz, aramaya da devam edeceğiz. ”

“Suriye’de DEAŞ terör örgütü var fakat Suriye’nin kuzeyinde de bir başka terör örgütü var. Bu terör örgütü de Türkiye’deki malum PKK terör örgütünün bir yan kuruluşu. PYD/YPG terör örgütü şu anda Amerika’nın Rakka operasyonunda DEAŞ terör örgütüne karşı birlikte mücadele verdiği bir başka terör örgütü. Demokrasiye inanmış bir ülkenin, bir terör örgütüyle iş birliği yaparak, bir başka terör örgütünü yok etmesini ben anlayamıyorum.

Irak’tan, Suriye’deki bu terör örgütlerine gelen destek 3 bin tırı aşmıştır. Burada tanklar var, toplar var, ağır zırhlı araçlar var, mühimmat var, 3 bin TIR’ın üzerinde. Şimdi ben Türkiye olarak düşünüyorum, Kuzey Suriye’ye gelen tüm bu ağır silahların, yarın bana karşı kullanılmayacağını kim garanti edebilir?”

“(IKBY’deki bağımsızlık referandumu tartışmaları) Özel temsilcilerimi ben Sayın Barzani’ye gönderdim, dedim ki ‘Sakın böyle bir yanlışın içerisine girme, biz darda kaldığınız zamanlarda size her türlü desteği vermiş bir ülkeyiz. 350 kilometre sınırımız olan bir komşumuzsunuz, komşunuz durumundayız. Bizde akrabalarınız var, aynı şekilde bizimkilerin sizde akrabaları var. Bakın böyle bir yanlış yapmayın.’ Ne yazık ki bu yanlışı şu anda yapmış durumdalar. Ayın 27’sinde benim Milli Güvenlik Kurulu toplantım vardı. Birleşmiş Milletler gündemi sebebiyle bu toplantıyı biz 22’sine aldık. Döner dönmez cuma günü, Ankara’da Milli Güvenlik Kurulumuzu topluyoruz. Milli Güvenlik Kurulu toplantımızda ne gibi yaptırımlar uygularız, bunun kararını alacağız. Temenni ederim ki ayın 25’ine kadar Sayın Barzani ve ekibi, hemen bu yanlış karardan vazgeçerler ve Kuzey Irak yerel yönetimi sürdürdüğü çalışmasına devam eder. Irak’ta bağımsız bir devlete müsaade edemeyiz.

(Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileri) Ben diyorum ki karar merciinde olan onlar. Onlar, bize kapıyı kapatsın biz kararı rahat veririz. Çok da meraklı değiliz, bunu da söyleyeyim ama onlar istiyorlar ki Türkiye buradan kaçsın, yok, biz hiçbir zaman minderden kaçmadık. Minderden kaçan olmayız. Minderden kaçan onlar olsun. Kararlarını versinler, bizim kararımız kolay.

 

Etiketler: , , ,

YENİ HABERLER

YORUMLAR

Henüz hiç yorum yapılmamış.

YENİ HABERLER