Prof. Dr. Salih Yılmaz : ”Türkiye-Rusya ilişkisi stratejik işbirliğine dönüşebilir ”
Rusya Araştırmaları Enstitüsü (RUSEN) Başkanı Prof. Dr. Salih Yılmaz:- “ABD’nin Suriye’de PKK/PYD’yi destekleyerek Türkiye’yi tehdit etmekten ve yeni dünya düzeninde Türkiye’yi yok saymaktan vazgeçmesi gerekiyor.
İSTANBUL (AA) – GÜLSÜM İNCEKAYA – Rusya Araştırmaları Enstitüsü (RUSEN) Başkanı ve Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Salih Yılmaz, ABD’nin Suriye’de PKK/PYD’yi desteklemekten ve yeni dünya düzeninde Türkiye’yi yok saymaktan vazgeçmesi gerektiğini belirterek, “Diğer türlü Türkiye meşru müdafaa hakkını kullanmaya devam edecektir. ABD’den dolayı Türkiye-Rusya arasındaki taktiksel işbirliği, stratejik işbirliğine dönüşebilir.” dedi.
Rusya Araştırmaları Enstitüsü (RUSEN) Başkanı ve Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Salih Yılmaz, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçen Türkiye’nin dış politika vizyonunu, AA muhabirine değerlendirdi.
Prof. Dr. Salih Yılmaz, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yeniden seçilmesi ile Suriye barış süreci dahil olmak üzere Rusya ve Türkiye arasındaki işbirliğinin devam etmesinin garanti altına alındığını söyledi.
24 Haziran 2018 seçimlerinde toplumun genel algısının, güvenlik kaygıları ve dünyada milliyetçiliğin yükselişine bağlı olarak şekillendiğini savunan Yılmaz, “Cumhurbaşkanı adaylarının dış politika söylemleri seçmenin tercihinde önemli ölçüde etkili oldu. Muhalefet adaylarının özellikle AB, ABD, NATO yanlısı söylemleri toplumda karşılık bulmadı.” diye konuştu.
Prof. Dr. Yılmaz, seçim kampanyaları sürecinde CHP’nin tarihi politikalarından dönüş yaptığının görüldüğünü savunarak, şunları kaydetti:
“Seçimdeki kampanyalarda alışık olmadığımız biçimde CHP adayı Muharrem İnce’nin Rusya karşıtı bir vizyon sergilemeye çalıştığı hatta AB ve ABD ile ilişkileri düzeltme yönünde mesajlar verdiği görüldü. Uzun yıllardır ABD karşıtı bir politika yürüten CHP, bu seçimde tam tersi bir politik tavır sergiledi. Vatandaşın tercihi ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan oldu.
Erdoğan’ın yeniden seçilmesi ile Suriye barış süreci dahil olmak üzere Rusya ve Türkiye arasındaki işbirliğinin devam etmesi de garanti altına alındı. Rusya ve Türkiye Suriye’de ve diğer bölgelerde terörle mücadele konusunda önemli mesafeler kaydettiler. Bu iki ülkenin işbirliği ile aynı zamanda birbirlerine destek olma ve Batı’dan gelebilecek saldırılara karşı güç birliği yapma kararlılığı ortaya konuldu. Zaten seçimin hemen ertesi günü Türk Akımının Türkiye kısmındaki kara inşaatına başlanması bu kararlılığın ifadesidir.”
– “Rusya Türkiye arasındaki ilişki taktiksel ilerliyor”
Prof. Dr. Salih Yılmaz, Türkiye’nin Rusya ile işbirliğinin kaldığı yerden devam edeceğini düşündüğünü ifade ederek, bu işbirliği düzeyinin ise ABD veya AB’nin Türkiye’ye karşı uygulayacağı baskıyla orantılı olduğunu vurguladı.
ABD’nin Türkiye’ye yönelik baskı veya tehditlerinin devam etmesi durumunda bu işbirliğinin daha ileri boyutlara evrilerek müttefiklik düzeyine çıkabileceğini kaydeden Yılmaz, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Fakat şu anda iki devlet de stratejik işbirliğini değil de taktiksel işbirliğini tercih ediyor. Yani Batı’nın hamlelerine göre birbirleriyle farklı alanlarda işbirliği yapıyorlar. Bu dönemde Rusya’nın Türkiye’ye yönelik stratejisinin de çok pasif olduğu görülüyor. İki ülke arasında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetleri, Dağlık Karabağ, Kırım gibi konularda hala bir hareketlilik yok. İngiltere, İsrail ve ABD’nin Güney Kıbrıs Rum Kesimine son dönemde yaptığı yığınağa karşı Rusya’nın da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile ilişkilere dair bir politika belirlemesi gerekiyor.”
– “Kafkasya’da sorunlar çözülmeli”
Prof. Dr. Salih Yılmaz, Ermenistan’da Başbakan Nikol Paşinyan ile önemli bir avantaj elde eden ABD’nin hamlelerine karşı bölgede krizi çözecek Dağlık Karabağ sorununun masaya yatırılması gerektiğini vurguladı.
Türkiye ve Rusya’nın Kafkasya’da sorunları çözmeden yapacakları işbirliğinin uzun süreli olmayacağı tespitinde bulunan Yılmaz, şöyle devam etti:
“Dağlık Karabağ sorunu çözülmezse ABD’nin İran’a yapacağı harekat veya çevrelemede Azerbaycan da Batı bloğu içerisinde yer alacaktır. Zaten hem İsrail hem de ABD’nin Gürcistan, Ermenistan ve Azerbaycan’da etkinliği var. Son dönemde Azerbaycan’ı etkisiz hale getirmek isteyen İran’ın Azerbaycan’da yaşayan Talışlar üzerinden operasyon yapmaya çalıştığı gözlemleniyor. Talışlar Azerbaycan’da yaşayan ve nüfusları 500 bin olan bir azınlık. 1993 yılında Talış Muğan Cumhuriyetini kurarak isyan etmişlerdi. Liderleri o dönemde Hollanda’ya kaçmıştı. Şimdilerde Alikram Humbetov liderliğinde Ermenistan’dan Talışıstan TV kurarak yayın yapıyorlar. Türkiye ve Rusya’nın bu konulara da yoğunlaşacakları anlaşılıyor.”
– “Türkiye ABD’ye boyun eğmez”
Prof. Dr. Yılmaz, Türkiye’nin ABD politikasının seçimlerden sonra değişebilmesi için ABD’nin tavrının değişmesi gerektiğine dikkati çekerek, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Seçimlerin hemen sonrasında ABD’den Türkiye’ye yönelik iki mesaj verildi. Birincisi müttefiklerin İran’dan petrol alımını durdurmasına yönelik, diğeri de S-400’lerin alınması halinde ambargo uygulanacağına dair mesajdır. Türkiye, İran’dan petrol alımının durdurulması talebine BM’den karar alınmadıkça uyulmayacağı cevabını verdi. S-400’ler konusunda ise henüz teslimat tamamlanmadığı için cevap verilmedi.
ABD, Türkiye’ye baskı yaptıkça Türkiye de ABD’den uzaklaşmaya devam edecektir. Türkiye’nin ne AB ne de ABD’nin tehditlerine boyun eğme gibi bir niyeti yok. Türkiye açısından en kritik süreç bu seçimlerdi. Türkiye, seçimler öncesinde her türlü riski alıp Batı’nın tacizlerine karşı durmuşsa seçimlerden sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu başarısından sonra hiç boyun eğmez.”
– “S-400’lerden vazgeçileceğini düşünmüyorum”
Rusya Araştırmaları Enstitüsü Başkanı Yılmaz, Türkiye’nin S-400’lerden vazgeçeceğini düşünmediğini belirterek, “Bu durumda çıkış yolu ABD’nin Suriye’de PKK/PYD’yi destekleyerek Türkiye’yi tehdit etmekten ve yeni dünya düzeninde Türkiye’yi yok saymaktan vazgeçmesi gerekiyor. Diğer türlü Türkiye meşru müdafaa hakkını kullanmaya devam edecektir. Bu süreçte ABD’den dolayı Rusya-Türkiye taktiksel işbirliği stratejik işbirliğine de dönüşebilir.” ifadelerini kullandı.
ABD’nin İran hassasiyetinin Türkiye ile İran ilişkilerini yeniden düzenlemeye zorladığını kaydeden Yılmaz, şöyle devam etti:
“Malum son 3 yıldır ABD-Türkiye ilişkileri oldukça gergin. İran, Türkiye ve Rusya’nın garantör ülke olarak oluşturdukları Astana süreci ABD’yi rahatsız ediyor. Fakat bu üç ülkenin taktiksel işbirliği hepsine de kazandırıyor. İran’ın durumu ekonomik sebeplere bağlı olarak zorlaşıyor. ABD ise Türkiye’yi İran konusunda ikna etmek için yeni adımlar atacaktır. Ama şu bir gerçek ki bu gemide İran, Türkiye ve Rusya birlikte yolculuk ediyorlar. Birisi batarsa diğerleri de yara alacaktır. Bu nedenle ABD’nin İran tavrını hem Türkiye hem de Rusya desteklemeyecektir. Bu iki ülke Suriye’de ise İran konusunda fazla müdahale etmiyorlar. Yani İran, Suriye’de yalnız mücadele etmek zorunda kalacak.”
Suriye’de, Rusya-İran-Türkiye işbirliğinin sadece siyasi barış odaklı olduğunu vurgulayan Yılmaz, “Bu üç ülke her konuda anlaşıyor diye bir durum yok. Rusya, İran, Türkiye arasında işbirliği sadece Suriye merkezli ilerliyor. Rusya enerji koridoru olarak Türkiye’den faydalanmaya devam edecektir. Bu işbirliğinin taktiksel olmasının da nedenleri var. Bildiğimiz gibi üç ülke de tarihte birçok defa savaştılar. Amerika olmasa da bölgede üç ülkenin çıkarları birbiriyle çakıştı. Eğer ABD, bölgeye dair baskısını azaltsa bu üç ülkenin işbirliği de zayıflayabilir ve her ülke kendi yolunu çizebilir. Suriye krizi ve ABD’nin tutumları üç ülkeyi birleştirdi ve bundan sonra da aynı tehdit devam ederse işbirliği devam eder.” ifadelerini kullandı.
– “ABD’nin tüm çabaları başarısız”
Prof. Dr. Salih Yılmaz, Türk toplumunda, 15 Temmuz FETÖ darbe girişimi, Güneydoğu’daki hendek terörü, Suriye’de PKK/PYD tehdidi, seçim öncesi doların yükselmesi gibi olaylarda ABD’nin parmağı olduğu inancının hakim olduğunu savundu.
Girişilen bütün operasyonlara rağmen Türk halkının Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı desteklemeye devam ettiğine değinen Yılmaz, “Bu çabaların başarısız olması ABD’yi de düşünmeye itecektir. Ayrıca İran hedef olduğu için Türkiye ile uğraşmaktan da vazgeçebilirler. ABD, İran’a müdahale etmek istemiyor ama içeride karışıklık çıkararak parçalanmayı tetiklemek istiyor. Bu sebeple Türkiye’yi İran’a karşı uyguladığı ambargoya katılmaya ikna ederek Türkiye-İran arasında bir kriz de oluşturmak istiyor” değerlendirmesinde bulundu.
Kaynak : Anadolu Ajansı (AA)
YENİ HABERLER
YORUMLAR
Henüz hiç yorum yapılmamış.