Nazarbayev faktörü Türk-Rus ilişkilerinin rekabetten işbirliğine dönüşmesinde etkilidir

27 Mart 2019, 19:40

 

 

Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev, 19 Mart 2019’da ani bir karar gibi görünse de önceden planladığı bir politikaya bağlı olarak görevini bıraktığını açıkladı. Kendisinin yerine ise Nazarbayev’in önerisiyle Senato Başkanı Kasım Jomart Tokayev, cumhurbaşkanı seçildi.

 

 

 

Kazakistan; Rusya, Çin, Türkiye ve ABD arasında denge unsurudur.

Kazakistan’ın SSCB’nin dağılmasından sonraki ilk cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’in aldığı karar öncelikle kendi ülkesi açısından daha sonrasında da Orta Asya, Rusya, Çin, Türkiye ve ABD açısından farklı nedenlere bağlı olarak anlam içeriyor diyebiliriz.

Kazakistan’ın sahip olduğu doğal zengin kaynakları sebebiyle ülkede Rusya, Çin, ABD ve Türkiye’nin hem önemli yatırımları var hem de gelecek yıllara ait projeleri var. Bu anlamda Kazakistan, küresel güç mücadelesinde bazen dengeleyici bazen de karar alıcı rolüyle birçok aktörün dostluğunu istediği bir ülke konumundadır.

 

 

Kazakistan’ın milli politikası küresel aktörlerin birbirine yakınlaşması için fırsattır.

ABD açısından baktığımızda SSCB’nin dağılmasından sonra özellikle Orta Asya politikası ve enerji güvenliği açısından Kazakistan önemli bir ülkedir. ABD’li şirketlerin 2005-2018 arasında Kazakistan’daki yatırımları ülkeye yapılan yatırımın %13’ünü oluşturuyor. Bu da yaklaşık 38 milyar dolar yatırım demektir. ABD, enerji yatırımları yanında Kazakistan ile askeri işbirliğine de girerek Orta Asya’da teröre karşı işbirliğini önemsiyor. ABD, uzun yıllardır Özbekistan ve Kırgızistan ile kuramadığı sürdürülebilir ilişkiyi Kazakistan ile devam ettiriyor. Kazakistan bir taraftan ABD ile ilişki kurarken diğer taraftan da Rusya ile başta Şanghay İşbirliği Örgütü olmak üzere Avrasya Ekonomi Birliği ve diğer uluslararası platformlarda yakın politika yürütüyor. Kazakistan’ın milli politikasında ABD, Rusya, Çin ve Türkiye ilişkileri birbirine rakip olarak değil birbirinden bağımsız yürütülüyor.

 

 

Kazakistan’ın politikalarının 28 yıllık serüvenine baktığımızda tamamıyla milli bir ekonomi, milli bir ülke oluşturmaya yönelik olduğunu görüyoruz. Kazakistan’ın SSCB dağıldıktan sonra yürürlüğe koyduğu milli göç politikası ile ülke dışındaki Kazakları ülkeye çağırması, Latin alfabesine geçme kararı, başkentini Alma-Atı’dan Astana’ya taşıması bu milli kimlik politikasının sebeplerindendir.

Nazarbayev’in Avrasya Medeniyeti önerisi bölge ülkelerini işbirliğine cesaretlendiriyor.

Nazarbayev, SSCB dağıldıktan sonra tüm Orta Asya Türk cumhuriyetlerinin tek bir çatı altında toplanarak Türkistan Cumhuriyetinin kurulmasını önermişse de Özbekistan’ın çekinceleri sebebiyle bunu gerçekleştiremedi. Daha sonra Avrasyacılık projesinin ilk fikir babalarındandır. Rusya’nın önderliğinde kurulan Avrasya Ekonomik Birliğinin belki de ilk önerisini Moskova MGU’da yaptığı konuşmada gündeme getirmişti. Nazarbayev’in milli kimlik projesinde Kazakların milli tarihinin ilk safhaları olan Göktürkler ve Hunlar dönemi ile SSCB döneminde elde ettikleri kültürel yapıyı da devam ettirecek Avrasya kimliği ön plana çıkıyor.

Nazarbayev faktörü Türk-Rus ilişkilerinin rekabetten işbirliğine dönüşmesinde etkilidir.

Nazarbayev’in Avrasyacılık projesi dolayısıyla Türkiye’nin doğuda Rusya ile ilişkilerinin daha da geliştiğini söyleyebiliriz. 24 Kasım uçak krizi döneminde Nazarbayev’in ortaya koyduğu diplomasi günümüzde Türk-Rus ilişkilerinin normalleşmesini hızlandırmıştır. Yine Türkiye-Rusya ilişkilerinde önemli bir kriz alanı Suriye meselesinde oluşturulan Astana Görüşmeleri ile Suriye’de siyasi barış umutları artmıştır. Kazakistan’ın hem Türk Konseyi hem Şanghay İşbirliği Örgütü hem de Avrasya Ekonomi Birliğindeki üyeliği bu 3 uluslararası organizasyonun birbirine yaklaşmasına ve rekabet ölçüsünde değil de işbirliğine odaklanmasına neden olmuştur. Bu organizasyonların yaklaşımında Nazarbayev’in politikalarının önemini vurgulamalıyız.

 

 

Türkiye-Kazakistan ilişkileri bir taraftan Orta Asya’da milli birlik ve beraberliği vurgulayarak ortak tarih ve kültüre odaklanırken bu yakınlık Avrasyacılık projesiyle Rusya ile yakın işbirliğine de neden olmaktadır. Nazarbayev’in Avrasyacılık fikirlerinin yüzyıllardır birbirini rakip gören Türkiye ve Rusya’yı kültürel ve toplumsal anlamda aynı hedefe yönelttiğini söylemeliyiz. Yine bu yakınlaşmanın bölgede oluşturulmaya çalışılan Avrasya Medeniyetiyle Çin, İran gibi ülkeleri de tarihsel anlamda bölge ülkeleriyle yakınlaştırmıştır. Bu yakınlaşma ise kendisini ekonomi ve askeri güvenlikte de ortak hareket etmeye itmiştir.

Kazakistan, Rusya-Çin ilişkilerinde denge kurabilen önemli aktördür.

Çin gelişen ekonomisini Batı’ya taşıyabilmek ve enerji ihtiyacını ucuz ve güvenli biçimde karşılayabilmek için Kazakistan ile yakın ilişkiler kurmuştur. Yeni İpek Yolu Projesi sayesinde Kazakistan’ın ulaşım ağlarında önemli gelişmeler olmuştur. Çin’in projesinin kara yolu ve demir yolu bağlantısında Kazakistan merkez ülke haline gelmiştir.

 

 

Kazakistan’ın bağımsızlıktan sonraki ilk cumhurbaşkanı Nazarbayev, bölgeye dair ortaya koyduğu medeniyet fikirleri ve ekonomik projeleriyle Avrasya’da hem işbirliğini olası kılmış hem de Doğu’da siyasi, kültürel, ekonomik ve askeri gelişmeye dair işbirliklerini desteklemiştir. Ayrıca Avrasya’da işbirliği ve güvenliği etkileyen en önemli sorunlardan sınır problemlerinin çözümünde Orta Asya ülkelerini biraraya getirerek gelecekte oluşabilecek krizlerin çözümünü sağlamıştır. Yine Ermenistan-Azerbaycan ilişkilerinde önemli bir sorun oluşturan Dağlık Karabağ krizinde Azerbaycan’a verdiği destekle ülkelerin toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesi gerektiğinin altını çizerek küresel aktörlere güçlü mesaj vermiştir.

 

 

Nazarbayev etkisi Orta Asya’yı krizlerden korumuştur.

Kazakistan Cumhurbaşkanı Nazarbayev’in Türkiye-Rusya, Ermenistan-Azerbaycan, Rusya-ABD, Rusya-Çin arasındaki ilişkilerde oynadığı denge politikası günümüzde Orta Asya’nın krizlerden uzak olmasının en büyük nedenlerindendir. Nazarbayev’e duyulan saygı ve güven bölgedeki sorunların büyümeden çözülmesinde etkilidir.

Nazarbayev’in istifası kendinden sonraki demokratik Kazakistan’ı oluşturma projesinin bir devamıdır.

Kazakistan Cumhurbaşkanı Nazarbayev’in istifası aslında kendinden sonraki demokratik Kazakistan’ı oluşturma ve yönetici yetiştirme politikasının en güzel örneğidir. Nazarbayev yönetimden çekilmedi sadece izlemek ve görmek istiyor. Yumuşak geçiş de diyebiliriz.

Nazarbayev’in yerine bıraktığı Tokayev ise Rusya, Çin, ABD ve Avrupa’yı iyi tanıyan deneyimli bir diplomattır. Tokayev’in Nazarbayev’in milli politikalarına en yakın yönetici olması Kazakistan’ın yeni dönemde de hızla gelişip, örnek ülke olmaya devam edeceğine dair göstergedir.

Tokayev döneminde Kazakistan için Türkiye ve Rusya en önemli stratejik ortak olarak kalmaya devam edecektir.

Tokayev döneminde Kazakistan için Türkiye ve Rusya en önemli stratejik ortak olarak kalmaya devam edecektir. Tokayev’in en büyük avantajı Rusça, Çince ve İngilizce bilmesi ki bu sayede dilini ve reflekslerini iyi bildiği Çin’le de özellikle ticaret, enerji, ulaşım koridorları vb konularda daha dengeli ve stratejik ilişkiler kurabilecek olmasıdır.

 

 

Nazarbayev, demokratik kuralların işlediği yeni Kazakistan’ı kendi gözleriyle görmek istiyor.

Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’in “Her neslin görevleri vardır. Benim neslim, ülkemiz için yapabileceğimiz her şeyi yaptık. Kazakistan’ın kurucusu olarak önümdeki görevim, yeni nesil liderlerin gelmesini sağlamaktır. Onlar ülkemiz için gelişimi devam ettirecekler.” açıklaması yeni dönemin en önemli mesajı olarak kabul edilebilir.

 

 

Nazarbayev, demokratik kuralların işlediği yeni Kazakistan’ı kendi gözleriyle görmek istiyor. Öyle ki herhangi bir aksaklık görmesi halinde yine halkla birlikte uyarılarına devam edecektir. Nazarbayev’in son 1 yılda devlet yöneticileri, valiler, savcılar vb. konusundaki atamaları zaten bu istifaya çok önceden hazırlandığının da göstergesidir. Kazakistan bürokrasini gençleştirerek ülkeyi yeni döneme taşımak istiyor. Türk Dünyasının aksakalı olarak görülen Nazarbayev, ülkesinin emin ellerde olduğunu görmeden bu dünyadan aniden göç etmek istemiyor.

Bu politika umarım bölge ülkeleri yöneticilerine de örnek teşkil eder.

 

[Rusya ve Avrasya alanlarında çalışmalar yürüten Prof. Dr. Salih Yılmaz, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi öğretim üyesi ve Ankara Rusya Araştırmaları Enstitüsü Başkanıdır.]

 

YENİ HABERLER

YORUMLAR

Henüz hiç yorum yapılmamış.

YENİ HABERLER