Hakkımızda

Rusya Araştırmaları Enstitüsü (RUSEN)

Rusya Araştırmaları Enstitüsü (RUSEN), Rusya coğrafyası başta olmak üzere insanlık tarihinin kadim kültür ve medeniyetlerine ev sahipliği yapmış olan Avrasya coğrafyasında toplumlararası etkileşimin, duyarlılığın ve dayanışmanın artırılmasını temel hedef edinmiş, Türkiye merkezli entelektüel bir sivil toplum kuruluşudur.

Rusya Araştırmaları Enstitüsü (RUSEN), Rusya coğrafyasının yanında kadim kültür ve medeniyetlerin temsilcisi olan Avrasyalı toplumların edebiyat, dil bilim, sanat, şehir mimarisi, arkeoloji, felsefe, tarih, siyaset bilimi ve iktisat alanındaki entelektüel birikimlerinin daha derinlemesine incelenmesi ve tanınması amacıyla kendi coğrafyasındaki ülkeler üzerine / arasında sivil faaliyetler gösterir. Bu kapsamda ilgili ülkelerin üniversiteleri, sivil toplum kuruluşları, resmi kültür merkezleri ya da kültür ataşelikleri ile kurumsal; alanının önde gelen entelektüelleriyle de bireysel düzeyde işbirliği yaparak çeşitli etkinlikler düzenler.

Rusya Araştırmaları Enstitüsü (RUSEN), Rusya ve Avrasya bölgesinde yer alan her bir ülkenin köklü geçmişine, gelişmişlik düzeyine, öz kültürüne ve içişlerine tam bir saygı içerisinde yaklaşarak kültürel düzeyde karşılıklı tanıma, anlama ve etkileşim kurma sürecini perçinlemeyi amaçlar.

Rusya Araştırmaları Enstitüsü (RUSEN), Rusya ve Avrasya ülkelerini kapsayan ve Avrasya coğrafyasında işbirliğinin gelişmesini hedefleyen bir sivil toplum kuruluşudur.

Rusya Araştırmaları Enstitüsü (RUSEN), gerek Türkiye’deki, gerekse bölgedeki hiçbir siyasi düşünceyi ya da grubu temsil etmez; coğrafi anlamda Rusya ve Avrasya menşeli olan her türlü düşünce ve gruba eşit yakınlıkta durur.

Rusya Araştırmaları Enstitüsü (RUSEN),  Türkiye’nin tarih boyunca derin ilişkilere sahip olduğu Rusya ve çevresi ile ilgili araştırmalar yapmak üzere kurulmuştur. RUSEN’in en önemli farkı genel bir merkez olmak dışında Rusya coğrafyası temelli çalışıyor olmasıdır.

Rusya, SSCB’nin parçalanmasından sonra birçok etnik kültürü içerisinde barındıran önemli bir medeniyettir. 1991 yılından sonra Türkiye’nin hem ekonomik hem de siyasi, askeri anlamda münasebetler kurduğu Rusya’nın Türkiye’de daha iyi anlaşılabilmesi için RUSEN’in bu yönde hem akademik hem de kültürel faaliyetleri olacaktır.  Bu çerçevede yapılan araştırmalar Türkiye, Rusya ve Avrasya coğrafyasında uluslararası kamuoyuna sunulacaktır. Türkiye ve Rusya tarihte çoğu zaman rekabet içerisinde bulunmuşlardır. Bu rekabet iki ülke için de önemli olumsuzluklar ortaya çıkarmıştır. Avrasya coğrafyasında uzun yıllar komşuluk ilişkisi içerisinde dengeli bir politika yürütmek isteyen iki ülkenin yeni dönemde birbirlerini daha iyi tanımaları, işbirliği alanlarını çeşitlendirmeleri gerekmektedir. RUSEN’in yapacağı çalışmalarda rekabetten çok işbirliği alanları üzerinde durulacaktır.

Rusya’nın Sovyet sonrası ABD ve AB’ye karşı, Avrasyacılık felsefesi çerçevesinde Çin, Orta Asya, İran ve son dönemde Türkiye ile ekonomik, siyasi ve kültürel anlamda bir cephe oluşturmaya çalıştığı bilinmektedir. Zbigniew Brzezinski’nin de dediği gibi Avrasya, küresel üstünlük mücadelesinin oynandığı bir satranç tahtasıdır ve mücadele jeopolitik çıkarların stratejik idaresini de içermektedir. 1940’lı yıllarda Adolf Hitler ve Joseph Stalin’in de üzerinde anlaşmaya vardıkları gibi Avrasya dünyanın merkezidir ve onu kontrol eden dünyayı da kontrol eder.

Avrasya, 21. yüzyılın mücadele bölgesi olmaya adaydır. Rusya bu mücadelede başarısız BDT denemesinden sonra Avrasya Ekonomi Birliğini kurmuştur. Çin ise Yeni İpek Yolu Ekonomi Kuşağı Projesi ile bu yarışa dâhil olmuştur. Türkiye’nin de içinde bulunduğu Türk Konseyi ve ABD’nin Büyük Orta Asya Projesi Avrasya’nın diğer alternatifleridir.

Türkiye’de son dönemde Türkiye, Rusya ve İran’ın bir araya gelerek Büyük Avrasya’yı kurmaları gerektiğini savunanlar olmuştur. Türkiye yeni dönemde yüzünü sadece AB’ye değil Rusya/Avrasya coğrafyasına da dönmüştür. 2002 sonrasında Türkiye ve Rusya arasında Türk işbirliği/rekabet alanları genişlemiştir.

Rus şair ve diplomat Fyodor İvanoviç Tyutçev’in meşhur dört mısralık bir şiirinde şöyle der:

Rusya akılla kavranmaz

Genel kabul görmüş bir arşınla ölçülmez

Onun kendine özgü bir hali, gelişimi vardır

Rusya’ya sadece inanılır, iman edilir.

Bu özdeyiş Rusya’yı tanımlayan en yaygın ifadelerdir. Tyutçev’e göre Rusya’yı anlamak istiyorsak “ona inanmak” gereklidir. Bugünlerde, Türkiye-Rusya arasında ortaya çıkan kriz ve rekabet alanlarına dair yorumları sıkça duyuyoruz.

Türkiye’nin Batılı müttefiklerinin tavırları dolayısıyla Avrasya’da Rusya ile işbirliği alanları her geçen gün daha da artmaktadır. RUSEN’in temel amaçlarından birisi de bu işbirliğine yapacağı çalışmalarla katkıda bulunmaktır.

Türkiye’de bağımsız anlamda Rusya araştırmaları yapan bir merkez veya enstitü bulunmamaktadır. Bu konuda ABD ve Avrupa’da önemli enstitüler ve merkezler mevcuttur. Türkiye’de, tarihte birçok defa karşı karşıya geldiği Rusya konusunda çalışmalar yapacak bir merkez/enstitü kurulması ihtiyaçtır.

Türkiye’de bireysel olarak Rusya ve Avrasya konusunda çalışan akademisyenler, genel araştırma kurumlarında Rusya çalışmaları yapanlar ve ekonomik ve resmi olarak Rusya’ya dair konuları inceleyen uzmanlar vardır. Üniversitelerimizde Rus Dili ve Edebiyatı okutulan bölüm vardır. Bu yapılanlar Rusya’ya dair araştırmalar için temel teşkil ediyorsa da uzmanlık için yeterli değildir.  Rusya ile tarihten gelen bir rekabet ve komşuluk ilişkisi olmakla birlikte Rusya’nın etkin olduğu Avrasya coğrafyasındaki akraba topluluklarla yakın ilişki için de Rusya’yı tanımak gereklidir.  RUSEN’in çalışma alanları Türkiye ve Rusya’nın temel bağlantıları olan Avrasya, Balkanlar ve Çin ile de bağlantılı olacaktır.

Medyada Biz