Fırat’ın doğusuna yapılacak operasyon’da Hava sahası kapalıyken Türkiye ne kadar derinlere ilerleyebilir?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Fırat nehrinin doğusunda Halk Savunma Birlikleri’ne (YPG) yönelik askeri harekatın birkaç gün içinde başlayacağına dair 12.12.2018 Çarşamba günü yaptığı açıklamanın ardından dikkatler bölge dinamiklerine ve olası operasyon senaryolarına çevrilmiştir.
Türkiye’nin bu iddialı askeri politika çıkışıyla ABD’yi Suriye’deki saldırgan politikasından vazgeçirmeye ve YPG’ye yönelik uzun vadeli taahhüdünü gözden geçirmeye yöneltip yönetmeyeceği hususu merak konusudur. Ancak, Türkiye tarafından PKK’nın Suriye uzantısı olarak görülen YPG’nin başını çektiği Suriye Demokratik Güçlerinin, ABD’nin Suriye’de Irak Şam İslam Devleti’ne (IŞİD) karşı yürüttüğü savaşta öncelikli yerel müttefiki konumunda olduğunu biliyoruz.
Pentagon, Türkiye’nin bölgede yapabileceği olası tek taraflı bir operasyonu “kabul edilemez” ve “endişe verici” bulmaktadır. Muhtemel harekatın Suriye’de IŞİD’e karşı savaşan askerlerini tehlikeye atacağını düşünmektedir. ABD, Suriye’nin kuzeydoğusunda Türkiye tarafından atılacak tek taraflı bir adımın büyük bir kaygı yarattığını ve bunun kabul edilemez olduğu açıklamıştır. Bölgede taraflar arasındaki diplomatik temaslar devam etmektedir ve yaklaşık bir hafta içerisinde olumlu veya olumsuz sonuçlanabileceği tahmin edilmektedir. Perşembe akşam saatlerinde Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ABD’li mevkidaşı Mike Pompeo ile telefonda görüşerek, Suriye’deki gelişmeler ele alınmıştır.
ABD, Türkiye ile bir çatışma istemediğini, Orta Doğu’daki politikaları açısından Türkiye’nin askeri ve siyasi olarak kilit önemde olduğunu her fırsatta vurgulamaktadır. Öte yandan İran ve İran destekli milisleri bölgeden çıkarmak için Suriye’de Kürtleri desteklediğini belirtmektedir. Türkiye’nin topçu birliklerinin mevziinin 40 kilometreye kadar nokta atışı yapabilmesi sebebiyle, olası operasyonda Suriye sınırından 30-40 kilometre kadar derine inmesi ve burada bir tampon bölge kurması olası görülmektedir. Türkiye’nin birkaç aydır yaklaşık 500 kilometre uzunluğundaki hat boyunca tank, zırhlı araç ve personel sevkıyatında bulunduğunu bilinmektedir.
Muhtemel hareket planına göre icra edilecek harekatın süresi, TSK’nın muhtemelen Tel Abyad’ın doğusundan ve Resulayn (Ceylanpınar karşısı) bölgesinden yıldırım harekatıyla ne kadar ilerleyeceğine bağlı görülmektedir. Yoğun olarak silahlı ve bomba taşıyan yeni nesil dronlar ve orta menzilli füzelerin kullanılması beklenebilir. ABD’nin kısa süre önce kurduğu ve Türkiye ile ilişkilerin yeniden gerilmesine sebep olan gözlem noktalarından biri, Arap ve Türkmen yoğunluklu Tel Abyad’da (Akçakale Karşısı) bulunmaktadır. Türkiye’de özellikle Akçakale’de yoğunlaşan Tel Abyad kökenli Suriyeli sığınmacıların son dönemde kasabalarının Türkiye’nin aracılığıyla YPG’nin elinden geri alınması yönünde protestolar gerçekleştirdiği bilinmektedir. Tel Abyad içinden düz bir karayolu geçmektedir. Dolayısıyla bu düz arazi, kolay ele geçirilir niteliktedir. Hareketın asıl hedefinin Fırat’ın batı yakasındaki Münbiç’in güneydoğusuna inmektir. Türkiye oraya kadar ulaşıp bir hat çizerek, bölgede YPG’nin toprak bütünlüğünü bölerek Münbiç tecrit edecektir.
Fırat’ın doğusunda hava sahası üstünlüğü Rusya’ya aitken, ABD öncülüğündeki koalisyon güçleri Moskova ile koordineli şekilde bölge hava sahasını operasyonları doğrultusunda fiili olarak kullanmaktadır. Rusya Dışişleri Sözcüsü Mariya Zaharova, 13.12. 2018 Perşembe günü yaptığı açıklamada Türkiye’nin Fırat Nehri’nin doğusuna yönelik başlatmayı planladığı operasyona ilişkin olarak, Ankara ile temas halinde olduklarını açıklamıştır. Türkiye’nin havadaki harekat planın ise, Türkiye hava sahasından kalkan uçakların lazerle hedefe kilitlenip keskin bir U dönüşü yaparak Suriye hava sahasına girmeksizin bombardıman düzenlemesine yönelik olması beklenebilir. Hava harekatı kapsamında, ilk aşamada belirlenen öncelikli hedeflerin ve terör mevzilerinin vurularak alandaki hedeflerin yumuşatılması olabilir.
Öte yandan, ABD öncülüğündeki koalisyon güçlerinin yıl sonuna kadar IŞİD’e karşı nihai zaferi ilan edeceklerine dair yapılan değerlendirmeler ışığında, Ankara’nın operasyon planlamasının zamanlaması biraz da manidar olduğu söylenebilir. İŞİD’in bertaraf edilmesi halinde, YPG ile işbirliği için herhangi bir temel kalmayacağından ABD’nin bölgede YPG ile ortaklığı sorgulanır hale gelebilecektir.
Türkiye’nin bölgede bir harekât icra etmesi ve Silahlı Kuvvetlerini bölgeye sokması halinde Türkiye’nin bölgeden hemen çekilmeyeceği söylenebilir. Türkiye’nin olası bir operasyonun ardından sınır güvenliğini sağlama hedefi çerçevesinde bölgede Suriye toprakları üzerinde birkaç gözlem karakolu kuracağı tahmin edilmektedir. Nitekim ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) kısa süre önce Suriye’nin kuzeyi ile Türkiye sınırı boyunca gözetleme noktaları kurduğunu duyurmuş, söz konusu adımı “Türkiye’nin güvenlik kaygılarını gidermek” şeklinde açıklamıştır.
Öte yandan, geçtiğimiz günlerde ABD Genelkurmay Başkanı Joseph Dunford, Fırat’ın doğusunda istikrarı sağlamak üzere 35-40 bin yerel gücün eğitiminin tamamlanması gerektiği yönünde bir açıklamada bulunarak, ABD’nin bölgede bir süre daha varlık sergileyeceğinin ipucunu vermiştir. ABD tarafından eğitilen Suriye Demokratik Güçleri’nin ana unsuru YPG’den oluşmaktadır.
Özetleyecek olursak Türkiye başlangıçta ateş destek vasıtaları ve Hava Kuvvetleri ile Suriye topraklarına girmeden kendi topraklarından Suriye’nin kuzeyini etki altına alabilecek imkân ve kabiliyete sahiptir. Dolayısıyla Suriye hava sahasına girmeden insansız hava araçları dâhil istenilen noktalar vurulabilir. Bu aşamada ise diplomatik girişimlerle bir sonuç elde edilmesi, ancak sonuç alınamazsa Komando, Özel harekat ve Piyade birlikleri gibi diğer askeri seçeneklerin ön plana çıkarılması beklenebilir.
Bize göre Türkiye, bu operasyon açıklamasıyla, Türkiye’nin milli çıkarı ve bekasına yönelik bir kaygıyı dile getirdiğini ve sınırlarında bir terör örgütünün “devletleşme” doğrultusunda desteklenmesinden rahatsız olduğunu ifade etmiştir. Bir diğer deyişle, söz konusu operasyon ihtimaline dair yapılan açıklama, Türkiye’nin NATO müttefiki ABD’den halihazırda sürdürdüğü oyun planında Ankara’nın hassasiyetlerini göz önünde bulundurmasına ve bir tercih yapmasına yönelik bir çağrı olarak okunabilir. Aslında Türkiye kartlarını açık oynamakta ve halen diplomatik girişimlerini sürdürmektedir. Beka konusu olarak ele alınan bir konuda, koalisyon ortaklarından terör örgütüyle ilişkisini sonlandırmasını talep etmektedir.
Netice olarak Türkiye haşlanmış kaynar patatesi ABD’nin eline vermiştir. Mesele ABD’nin bu sıcak patatesi daha nekadar elinde tutabileceğidir. Fırat’ın doğusuna harekat yapılması durumunda, Fırat Kalkanı ve Zeytin dalı harekatlarından sonra Ankara Suriye’ye üçüncü askeri harekatını gerçekleştirmiş olacaktır.
E.Kurmay ALB. Hayrettin GÜLER
RUSEN Askeri ve Güvenlik Danışmanı
YENİ HABERLER
YORUMLAR
Henüz hiç yorum yapılmamış.