Dağlık Karabağ Sorunu çözülüyor mu?
Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Dağlık Karabağ sorununa dair olası bir anlaşmayı görüşmek üzere Cenevre’de bir araya geldi. Yapılan ortak açıklamada her iki ülkenin dışişleri bakanları ve Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı Teşkilatı Minsk Grubu eşbaşkanlarının (müzakerelere arabuluculuk yaptılar) da katılımıyla iki ülkenin müzakereleri yoğunlaştırması ve çatışmalardan uzak durması kararı alındı. İki ülkenin silahlı kuvvetlerinin son dönemdeki gerginliklere neden olan davranışlardan sakınacaklarına dair görüş birliğine varıldı. Minsk Grubu aracılığıyla yapılan arabuluculuk çabaları şimdiye kadar her ne kadar Dağlık Karabağ sorununu çözememişse de iki ülkenin yakın zamanda çözüme dair iradeyi ortaya koyacaklarına dair izlenimler var.
Ermenistan’ın çözüme dair önerilerde bulunduğuna dair haberler geliyor.
Dağlık Karabağ Sorunu Nedir?
Kökenleri yaklaşık yüz yıl öncesine dayanan sorun, 1992’de Azerbaycan ile Ermenistan’ı savaşa sürükledi. İki ülke, 1994’te biten savaş sonrası sadece ateşkes anlaşması imzaladığı için hâlâ resmen savaş halindedir.
Güney Kafkasya’da 4 bin 400 kilometrekarelik bir alanı kapsayan Dağlık Karabağ (Yukarı Karabağ), Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki en büyük sorun olarak yıllardır çözüm bekliyor. Bugün sadece Karabağ’da değil, çevresindeki yedi bölgede Ermenistan işgali sürüyor. Karabağ’ın çevresinde rayon olarak adlandırılan bu bölgelerde yerleşim yok, sadece Ermenistan askerleri bulunuyor.
Karabağ üzerindeki çatışma, tarihsel kökenleri bulunsa da, esasen 20. yüzyıl başında Ermeniler ile Azerbaycan Türkleri arasında çıkan toprak paylaşımı mücadelesine dayanıyor.
Azerbaycan ve Ermenistan’ın 1922’de Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ne katılmasıyla Dağlık Karabağ, kabullenilmiş görünen, ancak Ermeniler tarafından benimsenmeyen bir yapıya evrildi. 1923’te Azerbaycan Cumhuriyeti’ne bağlı otonom bölge statüsü verilen Dağlık Karabağ’da, bölgede yaşayan etnik Ermenilerin, Azerbaycan yönetiminden duydukları rahatsızlığı zaman zaman gündeme getirmelerine rağmen, Sovyet sisteminin durma noktasına geldiği 1980’lerin sonuna kadar statüko korundu.
Sovyetler Birliği’nin son lideri Mihail Gorbaçov’un tıkanan sistemin önünü açmak için 1985’te başlattığı açıklık (glasnost) ve yeniden yapılanma (perestroika) süreciyle beraber, Kafkasya’nın bütün sorunlu alanları gibi Dağlık Karabağ da gün ışığına çıktı.
Sovyet yönetiminin her geçen gün zayıflayan otoritesini değerlendiren Dağlık Karabağ Otonom Yönetimi, 1988’de Ermenistan Cumhuriyeti’ne bağlanmayı talep etti. Bu talep karşılık bulmazken Azerbaycan ile Ermenistan’ın 1991’de bağımsızlıklarını ilan etmelerinin akabinde Dağlık Karabağ Ermenilerinin ayrılma girişimleri de yoğunlaştı.
Bu dönemde Karabağ’daki Azeri nüfusu zorunlu göçler nedeniyle yüzde 20’ye kadar düşmüştü. 10 Aralık 1991’de yapılan ve bölgede kalan Azerbaycanlıların boykot ettiği referandumda Ermeniler, Azerbaycan’dan ayrılmak için oy kullandı. Referandumun ardından Dağlık Karabağ’ın bağımsızlığı ilan edildi, ancak bu girişim uluslararası toplumda karşılık bulmadı.
Ermenistan ordusunun desteklediği Dağlık Karabağ Ermenileri ile bölgede yaşayan Azerbaycan Türkleri arasındaki gerilim, bağımsızlık ilanıyla gittikçe yükseldi. Çıkan çatışmalar, 1992’de Ermenistan ordusu ve Dağlık Karabağlı Ermeniler ile Azerbaycan ordusu arasında sıcak savaşa dönüştü. Kafkasya coğrafyasında Sovyet sonrası dönemin ilk büyük çatışması konumundaki Dağlık Karabağ Savaşı, 1994’te son buldu. Savaş nedeniyle yaklaşık 30 bin kişi hayatını kaybetti. Dağlık Karabağlı Ermeniler, savaş sonunda bölgenin tümünün kontrolünü ele geçirdikleri gibi komşu yedi bölgeyi (rayon) de işgal ettiler. Böylelikle Dağlık Karabağ ile Azerbaycan’ın doğrudan temas noktaları oldukça sınırlandı.
Ermenilerin, Dağlık Karabağ’ı da içine alan Azerbaycan topraklarının yüzde 20’sini işgaliyle, yüzbinlerce Azerbaycan Türkü mülteci durumuna düştü (Uluslararası kaynaklara göre yaklaşık 600 bin, Azerbaycan kaynaklara göre 1 milyon). Çoğunluğu Azerbaycan’ın başkenti Bakü’ye göç eden ve zor koşullarda hayat mücadelesi veren Dağlık Karabağlı Azerbaycan Türkü mülteciler, doğup büyüdükleri topraklara geri dönmek için çatışmanın çözümlenmesini bekliyorlar.
Arabulucu: Minsk Grubu
Azerbaycan ve Ermenistan’ın Ocak 1992’de o zamanki adıyla Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı’na (günümüzde AGİT) üye olmasıyla birlikte Karabağ Sorunu uluslararası boyut kazandı. Arabulucu görevi üstlenen AGİK, 24 Mart 1992’de konuyu araştırmak üzere bölgeye bir heyet gönderilmesini ve Minsk Grubunun kurulmasını önerdi. 1994’te resmiyet kazanan Minsk Grubu’nun eşbaşkanlığını Fransa, Rusya ve ABD yapıyor. Grubun diğer üyeleri Türkiye, Almanya, İtalya, Portekiz, Hollanda, Belarus, İsveç ve Finlandiya.
Minsk Grubu, Karabağ Sorunu’nun müzakere yoluyla çözümü amacıyla ikili ve çoklu görüşmeler sürdürüyor, taraflara çözüm önerileri sunuyor. 20 yılda birçok farklı plan müzakere edildi. Minsk Grubu’nun 29 Kasım 2007’de Madrid’de taraflara sunduğu öneriler uzlaşıya en yakın plan oldu. 2009’da yenilenen ve Madrid Prensipleri olarak adlandırılan plan şu maddeleri içeriyordu:
– Dağlık Karabağ’ın çevresindeki işgal edilmiş bölgelerin Azerbaycan kontrolüne bırakılması,
– Dağlık Karabağ’a güvenliğini ve kendi yönetimi garanti edecek şekilde ara bir statü verilmesini ve nihai statüsünün daha sonra belirlenmesi,
– Ermenistan ile Dağlık Karabağ’ın irtibatını sağlayan koridorun açılması,
– Yerlerinden edilmiş kişilerin topraklarına dönmesi,
– Barış gücünün işlevini yerine getirecek şekilde uluslararası güvence sağlanması.
Donmuş çatışma alanı Dağlık Karabağ
Dağlık Karabağ sorunu akademik çevrelerde yıllardır ‘donmuş çatışma’ olarak nitelendiriliyor. Aralıklarla devam eden çözüm müzakerelerine rağmen hem Dağlık Karabağ-Azerbaycan temas hattında hem de Azerbaycan-Ermenistan sınırında, karşılıklı ateşkes ihlalleri sık sık tekrarlanıyor. Her iki taraftan da birkaç askerin ölmesi ve/veya yaralanması ile sonuçlanan bu tür sınır çatışmaları, Ermeni ve Azeri liderlerinin müzakere masasından sürekli uzlaşmadan kalkmalarının ardından hız kazandı.
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) ve Minsk Grubu, artan çatışmalar üzerine, Azerbaycan ve Ermenistan arasında kalıcı çözüm için müzakerelerin yeniden başlatılması çağrısı yaptı.
Dağlık Karabağ ve Türkiye-Ermenistan ilişkileri
Dağlık Karabağ meselesi, Azerbaycan ile Ermenistan’ı savaşın eşiğinde tutması kadar, Türkiye’nin Ermenistan ile ilişkilerinin normalleşmesi açısından da kilit bir rol oynuyor. Dağlık Karabağ’ın Ermeni güçlerince işgali üzerine Türkiye, 1993’te Ermenistan ile arasındaki sınırı kapatmış ve bu ülke ile diplomatik ilişkilerini dondurmuştu. Dağlık Karabağ üzerindeki Ermeni işgalinin sona ermesini, bir devlet politikası olarak, sınırın açılması için şart koşan Türkiye, 2003 yılında iktidara gelen AK Parti döneminde bu yaklaşımı değiştirme yönünde adımlar attı. 10 Ekim 2009’da İsviçre’nin Zürih kentinde, Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile Ermeni mevkidaşı Edward Nalbandyan tarafından, “Türkiye Cumhuriyeti ile Ermenistan Cumhuriyeti Arasında Diplomatik İlişkilerin Kurulmasına Dair Protokol” imzalandı. AGİT Minsk Grubu üyeleri Fransa, Rusya ve ABD’nin dışişleri bakanlarının da katıldığı imza töreni ve sonrasında özellikle Türk yetkililerin, Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin kısa sürede normalleşmesini umdukları doğrultusundaki açıklamaları, meselenin halline dair uluslararası kamuoyunda beklentileri yükseltti.
Dağlık Karabağ, hukuken Azerbaycan sınırları içinde bulunan, ancak fiilen Ermenistan tarafından işgal edilmiş olan bir bölgedir.
YENİ HABERLER
YORUMLAR
Henüz hiç yorum yapılmamış.