Rusya´da Arkeoloji: Tarihi ve Geleceği

29 Temmuz 2017, 11:16

Arkeoloji, ilk olarak Platon tarafından M.Ö. VI. yüzyılda kullanılan, “arhaios” (eski) ve “logos” (bilim) kelimelerinden türemiş, görece genç bir bilim dalıdır. 21. yüzyılda Arkeoloji dalı kurumsal altyapısıyla çok yönlü bir alana dönüşmüştür. Bununla birlikte Rusya ve dünyada üç asrı aşkın bir tarihe sahiptir.

Rusya ve Avrupa’da bir bilim dalı olarak arkeolojinin gelişim tarihi XVIII. yüzyıla dayanmaktadır. Dünyanın değişmezliği hakkındaki dini bakış açısının yerini evrimsel eğilimler almaya başlamıştır. 13 Şubat 1713 tarihinde I. Petro, bulunan kalıntıların korunmasını ve araştırılmasını emreden bir talimatname yayınlamış; 1714 yılında da tarihi değere sahip eşyaların muhafaza edildiği yer olan Kuntskamera kurulmuştur. 1718 yılında ise Sibirya menşeli tüm antik eserlerin koleksiyonu bir araya getirilmiştir. Ülkenin kültürel mirasını korumak için Çar tarafından verilen bu emirler, dünyadaki ilk devlet çağrısı niteliği taşımaktadır.

Daha sonra 1804 yılında Moskova Üniversitesi tarafından eski el yazmaları ile anavatanın tarihi ve arkeoloji alanında ilmi eserlerin derlemelerini yayınlayan “Rus Tarihi ve Eski Eserler” derneği kurulmuştur. Arkeoloji biliminin gelişiminde bir sonraki adım 10 Mart 1806 tarihinde İmparator I. Aleksandr tarafından “El İşleri ve Silah Atölyelerinde Bulunan Eserlerin Korunması ve Yönetimi Hakkındaki Kurallar” isimli talimatnamenin yayınlanması olmuştur. Bu talimatnameyle birlikte her iki atölye de devlet müzesi statüsü almıştır.

XIX. yüzyılda Rus arkeolojisi etkin bir şekilde gelişmeye başlamıştır; bir bilim dalı olarak Arkeolojinin gelişmesi, incelenmesi ve korunması işlevine sahip “İmparatorluk Arkeoloji Komisyonu” kurulmuş (1859), imparatorluğun farklı şehirlerinde “Moskova Arkeoloji Topluluğu” (1864), “Moskova Tarihi Müzesi” (1872), “St. Petersburg Arkeoloji Müzesi” (1877), “Rus İmparatorluğu Tarihi Müzesi” (1883) gibi arkeolojik kuruluşlar meydana gelmiştir. Rusya’nın merkezi bölgelerinde, ülkenin güneyinde, doğu sahillerinde, Sibirya’da, Moğolistan ve Uzak Doğu’da kazılar gerçekleştirilmiştir. Bu süreç Anuçin, Gorodtsov, Zabelin, Sizov, Spitsin, Radlov, Uvarov gibi parlak bilim adamlarının isimleriyle yakından ilintilidir. Bilhassa onların sayesinde ulusal tarih genel bir karakter kazanmış, tarihi gerçekler dünya haritasına eklenmiş, Rus devletinin derin geçmişi aydınlanmaya başlamıştır.

XIX. sonu XX. yüzyıl başında, kendine özgü toplumsal bir düzen öngören Marksist teori, arkeolojik araştırmaların gidişatını güçlü bir şekilde etkilemiştir; temel ilgi ilkel kabilelerin tarihine ve çağların birbiriyle ilintili olarak değişimini açıklayan teorilerin geliştirilmesine odaklanmıştır. Sovyet döneminde bilimsel ilgi farklı kültürlerin “dönemlere” ve “özelliklere” ayrılmasına doğru kaymıştır. 19 Nisan 1919 tarihinde Lenin var olan (Çarlık) arkeoloji komisyonunu temel alarak “Rus Maddi Kültür Akademisi’nin” Petrograd’ta (St. Petersburg) kurulmasına ilişkin devlet kararnamesini imzalamıştır. O sıralarda tüm köylerde kazılar aktif olarak devam ediyor, araştırmaların metodolojik esası inceleniyor ve titiz bir bilimsel yaklaşım uygulanıyordu. Brusov, Kuharenko, Pasek, Tolstov, Tretyakov, Rıbakov ve diğer birçok Sovyet bilim adamı önemli bilim dallarından biri olarak arkeolojinin ortaya çıkmasına ve onunla birlikte tarih çalışmalarının yapılmasına katkıda bulundular.

Bugün arkeoloji sadece bir bilim değil, aynı zamanda insanın kendi kendini tanımlamasının bir aracı; genel kültürün bir parçasıdır. Arkeoloji toplumla karşılıklı etkileşim içeresinde olduğu için belli bir yasal düzenleme gerektirir. Dolayısıyla 23 Temmuz 2013 tarihli, “kara arkeolog” olarak adlandırılanlar için cezalandırma esaslarını saptayan ve araştırmaların belirli kurallar çerçevesinde yapılmasını öngören yeni yasa, bu mevzuatın temelini oluşturmuştur.

“Mevcut yasa, yeni keşif alanı bakımından oldukça zengin olmasına rağmen bu yılki tüm arkeolojik buluntularından daha önemlidir. Yasa, toplum ve arkeoloji arasındaki karşılıklı ilişki de yeni bir aşamadır. Toplum kendisi için tarihi eserlerin değerini anlamaya başlamıştır, devlet de bunun, benzin veya gazdan çok daha telafisi olmayan bir kaynak olduğunu idrak etmiştir. Ülken için “soyunu” başka hiçbir yerden satın alamazsın”.

Yazar : Kristina Astahova

Yazının orjinali için: http://www.nkj.ru/news/23075/

YENİ HABERLER

YORUMLAR

Henüz hiç yorum yapılmamış.

YENİ HABERLER