Türkiye’nin Libya’da büyük çaplı bir kara operasyonu imkân kabiliyeti var mıdır?
Yabancı askeri uzmanlara göre yüksek askeri potansiyeline rağmen Türkiye’nin Suriye ile birlikte aynı anda Libya’ya karşı iki büyük ölçekli kara operasyonunu gerçekleştirme imkân kabiliyeti bulunmamaktadır. Bu nedenle Türkiye’nin Libya Ulusal Anlaşma Hükümeti’ne verdiği destek, Halife Hafter’in birliklerine hava ve hava saldırıları ile sınırlı olacağı kabul görmektedir. Bilindiği gibi Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti resmi olarak Türkiye’den askeri yardım istemiştir. Trablus’taki yetkililer tarafından ülkenin doğusunda Hafter güçlerince yapılan saldırıları püskürtmek için Türkiye’den “hava, kara ve deniz” askeri desteğin talep etmiştir.
Özellikle Rusya’lı askeri uzmanlar, “Türkiye eğer Libya’daki çatışmayı askeri yollarla çözmeye karar verirse, o zaman gemilerden ve havadan yapılacak bir destek harekâtıyla sınırlı kalacağı, zor ve maliyetli bir süreç olması nedeniyle Ankara’nın Libya’ya bir kara gücü göndermesinin mümkün olmadığının” altını çizmektedirler. Ayrıca bunun iki cepheli bir savaş olacağını ve Türk askerleri ve Subaylarının evlerinden çok uzakta savaşmaya istekli olmadıkları ifade edilmektedir. Bununla birlikte başlangıçta bir iç savaş olarak görülen Libya çatışmasının, Türkiye gibi ülkelerin müdahale etmesi halinde bölgesel ve dünya güçleri arasında uzun bir çatışmaya dönüşme riski taşıdığı vurgulanmaktadır.
Rus basınında özellikle Türkiye’nin müdahalesinin Türkler ve Arap dünyası arasında daha küresel bir çatışmayı tetikleyebileceği ifade edilen yorumlar mevcuttur. Türk birliklerinin bu ülkeye girmesi durumunda Mısır ve bölgedeki diğer devletlerin de Hafter’in yanında çatışmaya girme ihtimallerinin yüksek olduğu belirtilmektedir. Bilindiği gibi Doğu Libya makamlarıyla işbirliği yapan Mareşal Halife Hafter, 12 Aralık 2019’da Fayez Sarraj liderliğindeki uluslararası kabul görmüş Ulusal Anlaşma Hükümeti güçleri tarafından kontrol edilen Trablus’a yönelik bir saldırı başladığını duyurmuştur. Libya basını, Libya başkentinin eteklerinde Hafter ve UMH kuvvetleri arasında çatışmalar olduğunu bildirmiştir. Trablus saldırısı bu yılın Nisan ayında başlamış, ancak Hafter tarafından önemli bir başarı elde edilememiştir. Her iki taraf da bombardıman ve hava saldırılarını değiştirerek pozisyonunu korumaya devam etmektedir.
2011’de Libya lideri Muammer Kaddafi’nin devrilmesinden ve suikasttan sonra Libya iki parçalı bir devlet görünümündedir. İkili güç şimdi ülkede hüküm sürmektedir. Halk tarafından seçilen parlamento doğuda, başkent Trablus’ta Fayez Sarraj liderliğindeki Ulusal Anlaşma Hükümeti de batı’da bulunmaktadır. Ülkenin doğu kesimindeki Hafter’e bağlı güçler ve siyasiler Trablus’tan bağımsız olarak faaliyet göstemektedir. Nisan ayından bu yana Trablus’u ele geçirmeyi hedefleyen Hafter, Libya Ulusal Ordusu ile de işbirliği yapmaktadır.
Peki Türkiye’nin Suriye ile birlikte bir başka cephede aynı anda bir savaş yürütme imkan ve kabiliyetine sahip midir? Elbette vardır. Türkiye’nin 450.000 civarında kara gücü ve 250.000 civarında Jandarma gücü vardır. Şu anda Suriye’de yaklaşık 20.000 civarında kara gücünün angaje olduğu tahmin edilirse elbette geriye kalan güçleri ile böyle bir harekatı yürütmesi işten bile değildir. Burada önemli olan Jandarma güçlerinin terör dışında savaş maksatlı olarak dış operasyonlarda kullanılması için yasal prosedürlerin tamamlanmasıdır. Jandarma’nın Özel Harekat ve Komando birliklerinin bir araya getirilmesi durumunda 25-30 Tugaya yakın kuvvet oluşturma imkan kabiliyeti vardır. Burada temel sorun bu birliklerin askeri vasıflarının olmayışı ve yurt dışı operasyonlarında kullanılmasının yasal zemininin mevcut olmayışıdır. Bence 15 Temmuz darbe sürecinden sonra Jandarma’nın Genel Kurmay ile bağının koparılması sürecinde askeri kolluk statüsünden çıkarılması güç ve akti,flik anlamında bazı olumsuz sonuçlar da doğurmaktadır.
Hayrettin Güler
E.J.Kur.Alb.
RUSEN Askeri ve Güvenlik Danışmanı
YENİ HABERLER
YORUMLAR
Henüz hiç yorum yapılmamış.