Sovyet Sınırında Bir Türk Askeri
Merhabalar. Ben İrem Çetinkol, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tarih bölümü öğrencisiyim. Küçükken babamın anlattığı anıları severek dinlerdim bu doğrultuda denemeler, yazılar yazmaya başladım. Babam Murat Çetinkol’ un SSCB sınırında görev yaptığı zamana dair bir anısını röportaj şeklinde siz değerli okuyuculara aktarmış bulunacağım.
Sizi tanıyabilir miyiz ?
Adım ve soyadım Murat Çetinkol, Niğde’ de doğdum. Askerlik mesleğini seçerek Harita Genel Komutanlığı bünyesinde Astsubay rütbesiyle Türkiye’nin seksen bir ili artı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve çeşitli sınırlarda görev yaptım.
Röportajımız Sovyet sınırındaki çalışmalarınız üzerine olacak, ancak sorulara geçmeden önce Sovyet sınırında çalışmadan önce Sovyetler hakkındaki görüşlerinizi öğrenebilir miyim?
Kendimi bildim bileli tarihe meraklıyım, sürekli kitap okurum. Rus tarihine de ayrı bir ilgim vardı, bize görevlendirme emri gelince çok heyecanlandım çünkü 1986 yılında Sovyetler Birliğinin tarihi bir anına tanık olacaktım, ayrıca Sovyetler Birliğini de merak ediyordum. Görevlendirme vesilesiyle gittiğimde Ruslarla çalışma imkanı bulmuştum onlarla çalışmak Rus tarihine ilgimden dolayı ayrı bir duyguydu.
Çalışmalara ne zaman başladınız ve yaptığınız ilk çalışmalar ne oldu?
Sene 1986 o zamanki adı ile SSCB ile Türkiye sınırı arasında haziran ayında başlayıp eylül ayında biten sınır çalışmamızda sınırda kaybolan ve yeri değişen hudut taşları ile sınır değişikliği için üç rütbeli şahıs olarak sınırda görevlendirilmiştik. Sovyet tarafında bizim gibi rütbeli kişiler görev yapıyordu. Biz Rusça bilmediğimiz için T.C. Dış İşleri Bakanlığı’nın görevlendirdiği bir sivil tercümanımız vardı, onların tercümanı ise rütbeli bir kişiydi. Çalışmalarımıza Türk, SSCB ve İran sınırı yani bizim tabirimizle dil ucunda başladık. Tam anlamıyla çalışmaya başlamadan önce çalışacak ekiplerin birbirini tanıması ve ileriye dönük bir çalışma planı yapılması için toplantı yaptık.
İlk toplantımızda birbirimizi tanıdık ve sınır geçişlerinde kullanılan geçici kartları ve evrakları birbirimize gösterip, ikinci bir toplantı için tarih belirledik ve ikinci toplantımızda ise çalışma planı yaptık. Bu toplantılar bir hafta içinde hem bizim tarafta hem de Sovyet tarafında gerçekleştirildi. Hem ayrı olarak kendi sınırımızda gerektiğinde bizim eşliğimizde Türk tarafında, bizde onların eşliğinde SSCB topraklarında çalışmaya başladık, işin teknik durumuna göre çalışmalarımızı bitirdikten sonra bazen bizim bazen de onların tarafında toplanıp çalışmalarımızı birbirimize takdim edip kontrol ediyorduk. Bu çalışmalar işlerimiz dolayısı ile gidip gelmelerin sonucu Sovyet askerleriyle bayağı kaynaştık, aynı zamanda yaptığımız toplantılarda birbirimize küçük hediyeler vererek samimiyetimizi somutlaştırdık. Çalışmalarımızın neredeyse yarısına geldiğinde her iki taraf olarak birbirimizi iyice tanıdık. Teknik işin dışında birbirimizin huylarını da öğrenmiştik..
Peki çalışmalar boyunca gözlemlerinizden bahsedebilir misiniz?
Türk Sovyet sınırının çoğunluğunu Sovyetler Birliği koruyordu. O yıllarda Sovyetler Birliği Türk tarafına geçilmesini engellemek için sınırı çok iyi bir takibe almışlardı, bizim taraftan da Sovyet sınırına kimse geçmiyordu, sadece arada bir başıboş hayvan geçişleri oluyordu. Aynı zamanda Türk tarafı yani bizim taraf da sınırı uzaktan takip edip, sıkı kontroller alıyordu. Çok iyi bir haberleşme ağı kurmuşlardı. Biz NATO üyesi olduğumuz için NATO yapımı aletlerimiz vardı, Sovyetler ise kendi yaptıkları aletleri kullanıyordu, aletleri bizim aletlere göre basit ve kaba görünse de aynı hassasiyette ölçüm yapıyordu. Teknik olarak hesaplamalarımız farklı olsa da dönüşüm hesaplarında aynı ölçü ve hassasiyeti yakalıyorduk. Sınır geçişlerinde her iki tarafta ülkesini göstermemeye çalışıyor ve geçişlerde daha çok arazi ve yollar kullanılıyordu. Çalışmalarımız yukarı yani kuzeye doğru ilerledikçe arazi yapısı nedeniyle çalışmalarımız ağırlaşıyor ve zorluklar oluyor ama planlamalarımızda sapma olmuyordu. Günler böylece geçip gidiyordu.
Boş zamanlarınız oluyor muydu, oluyorsa o zamanı nasıl değerlendirirdiniz?
Evet, dinlenme vaktimiz tabii ki oluyordu. Çalışmalarımıza ara verdiğimizde tavla ve satranç oynardık.
Sovyet mutfağından yemek yeme imkanınız oldu mu?
Evet. Sovyet tarafında yediğimiz yemekler ağırlıklı olarak balık, haşlama ve haşlama et türüydü ve değişik içecekler vardı.
Çalışmalarınızda başınızdan geçen ve unutamadığınız bir olay oldu mu?
Çalışmamızın son günü büyük bir yemekli toplantı vermek için anlaştık. Toplantı bizim tarafta ve valiler düzeyinde olacaktı. Tabii yönetim sistemi farklı olduğundan Sovyetleri bizim valiye denk olan hudut komiseri temsil etti. Yemekten önce yaklaşık dört aylık çalışmamızı kitap haline getirip birbirimize takdim etmeden önce kontrol ettik. Bu kontrol sırasında hem Türk hem de Sovyet ekibi olarak başımızdan ilginç bir olay geçti. Kontrol sırasında bizim bir sayıyı yanlış yazmamız sonucu Sovyet hudut komiseri yanlış yazan sayfayı hepimizin gözü önünde yırttı, her iki tarafta çok şaşırdı ama özellikle biz çok şaşırmıştık. Bizim taraf şaşkınlıkla birbirine baktı. Hemen o yanlış sayfayı iptal edip yenisini yaparken bir yandan da Sovyet ekibinin yaptığı çalışmaları kontrol ediyorduk. Bu hata aslında sonucu değiştirmeyen ve etkisi çok az bir hataydı. Sovyet hudut komiserini ilk defa görmüştük ve Türk – Sovyet ekiplerine sormadan yaptığı kaba bir hareketti, Sovyet ekibini dinleseydi eğer önemsiz bir şey olduğunu söylerlerdi. Bizde kontrollerimiz sırasında Sovyet ekibinin bir hatasını bulup valimize bildirdik.
Bizim yaptığımız hatayı Sovyet ekibi de yapmıştı, biz valiye bunun önemsiz bir hata olduğunu bildirdik. Valimiz hatalı sayfayı alıp Sovyet tarafına tercüman aracılığı ile sayfayı yırtmak istemediğini ama Sovyet tarafının yapmış olduğu saygısızca davranışından ötürü istemeyerek bende sayfayı yırtacağını söyledi ve gözümüzün önünde sayfayı yırttı. Şaşkınlık sırası Sovyet tarafı ve onların hudut komiserinde idi, ama hudut komiserinin şaşkınlığı ve akabinde üzülmesi yüzünden okunuyordu. Aslında hem Türk hem de Sovyet ekibi olarak çok iyi anlaşıyorduk ayrıca her iki tarafta önemsiz bir hata olduğunun farkındaydı. Sonunda kontrollerimizi bitirmiştik ve iki ekip olarak çalışmalarımızdan da memnunduk. Çalışmalarımızı bitirince yemeğe geçtik bizim vali Sovyet komiserinin gönlünü alıp güzel bir ortam yaratmıştı. Yemek bitince karşılıklı hediyeleştik ve daha sonra Sovyet ekibini uğurladık. Ekip olarak Sovyet ekibi ile iyi bir ortam oluşturmuştuk..
Sınır çalışmanızda gözlemleriniz doğrultusunda son olarak ne söylemek istersiniz?
Benim şahsi görüşüm; hem Türkiye hem de Sovyetler Birliği iki büyük devlet olduklarını birbirine hissettirmiş ve her iki ekip samimiyet içinde dostça çalışmıştı. Sene 2019 ama onca yıl geçmesine rağmen Sovyet ekibi ile çalışmalarımızı unutamıyorum.
İrem Çetinkol
YENİ HABERLER
YORUMLAR
Henüz hiç yorum yapılmamış.