Kazakistan, demokratik bir toplum için yeni bir sınav veriyor

27 Mayıs 2019, 19:49

 

Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev, 19 Mart 2019’da ani bir karar gibi görünse de önceden planladığı bir politikaya bağlı olarak görevini bıraktığını açıkladı. Kendisinin yerine ise Nazarbayev’in önerisiyle Senato Başkanı Kasım Jomart Tokayev, cumhurbaşkanı atandı. Kazakistan, 9 Haziran’da cumhurbaşkanını seçiyor. Cumhurbaşkanlığı seçimi için yarışacak 7 aday MSK’ya kaydını yaptırdı.

Uzun yıllar Kazakistan’ın uluslararası temsilciliklerinde görev yapan, cumhurbaşkanı olmadan önce Senato Başkanlığını üstlenen Tokayev, kurucu Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’in Kazakistan’ı bir sonraki evreye taşıyacağına inandığı önemli siyasetçilerden birisi olacak.

Kazakistan Demokratik Partisi “Ak Yol”u (Jol) adına seçime katılacak Daniya Yespayeva ise ülke tarihinde cumhurbaşkanlığına ilk kadın aday olması bakımından önemlidir. Orta Asya’da kadınların da siyasette yer alarak toplumsal gelişime destek olması Nazarbayev’in en önem verdiği projelerinden birisiydi.

 

Diğer adaylar ise “Büyük Bozkır Kartalları” (Ulı Dala kırandarı) toplumsal derneğinden Tugel Sadibek (64), Kazakistan Sendikalar Derneği adına Amangeldi Taspihov (60), Halk Demokratik Vatansever Partisi “Auıl (Köy)” adına Makine mühendisi Toleutay Rahimbekov (55), Komünistler Halk partisinden milletvekili Jambıl Ahmetbek (58), Millet Kaderi (Ulıt Tagdırı) ulusal vatanseverlik hareketi adına gazeteci Amirjan Kosanov (55) cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılacak adaylardır.

Kazakistan, yeni cumhurbaşkanlığı seçimi ile yeni nesli bürokrasiye ve siyasete taşıyor.

Nursultan Nazarbayev’in 28 yıllık cumhurbaşkanlığında özellikle ülkenin alt yapısının gelişimi ve milli kimlik oluşturulması yanında en önemli katkısı da yeni neslin yetişmesinde strateji ortaya koymasıdır. Nazarbayev’in politikaları çerçevesinde dünyanın farklı ülkelerine üniversite eğitimi için gönderilen öğrenciler, kendi ülkelerine döndüklerinde uygulamalı olarak bilgilerini deneyimleri ile de birleştirdiler. Birçok Orta Asya ülkesinde SSCB Dönemi bürokrasi ile yola devam edilirken Kazakistan, yetiştirdiği yeni nesli devlet kademelerinde görevlendirerek onlara güvendiğini göstermiştir.

Seçimlerde en güçlü adaylardan olan Tokayev hem eski dönem kültürü hem de yeni dönem Kazakistan’ın milli bakış açısını barındıran bir şahsiyet olarak geçiş döneminde Kazakistan’ın milli hafızasını temsil ediyor.

Avrasya ve Türk Dünyasının gözü Kazakistan’daki seçimlerde olacak.

Kazakistan’ın SSCB’nin dağılmasından sonraki ilk cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’in aldığı karar öncelikle kendi ülkesi açısından daha sonrasında da Orta Asya, Rusya, Çin, Türkiye ve ABD açısından farklı nedenlere bağlı olarak anlam içeriyor diyebiliriz.

Kazakistan’ın sahip olduğu doğal zengin kaynakları sebebiyle ülkede Rusya, Çin, ABD ve Türkiye’nin hem önemli yatırımları var hem de gelecek yıllara ait projeleri var. Bu anlamda Kazakistan, küresel güç mücadelesinde bazen dengeleyici bazen de karar alıcı rolüyle birçok aktörün dostluğunu istediği bir ülke konumundadır.

 

 

Kazakistan’ın milli politikası küresel aktörlerin birbirine yakınlaşması için fırsattır.

ABD açısından baktığımızda SSCB’nin dağılmasından sonra özellikle Orta Asya politikası ve enerji güvenliği açısından Kazakistan önemli bir ülkedir. ABD’li şirketlerin 2005-2018 arasında Kazakistan’daki yatırımları ülkeye yapılan yatırımın %13’ünü oluşturuyor. Bu da yaklaşık 38 milyar dolar yatırım demektir. ABD, enerji yatırımları yanında Kazakistan ile askeri işbirliğine de girerek Orta Asya’da teröre karşı işbirliğini önemsiyor. ABD, uzun yıllardır Özbekistan ve Kırgızistan ile kuramadığı sürdürülebilir ilişkiyi Kazakistan ile devam ettiriyor. Kazakistan bir taraftan ABD ile ilişki kurarken diğer taraftan da Rusya ile başta Şanghay İşbirliği Örgütü olmak üzere Avrasya Ekonomi Birliği ve diğer uluslararası platformlarda yakın politika yürütüyor. Kazakistan’ın milli politikasında ABD, Rusya, Çin ve Türkiye ilişkileri birbirine rakip olarak değil birbirinden bağımsız yürütülüyor.

 

Kazakistan’ın politikalarının 28 yıllık serüvenine baktığımızda tamamıyla milli bir ekonomi, milli bir ülke oluşturmaya yönelik olduğunu görüyoruz. Kazakistan’ın SSCB dağıldıktan sonra yürürlüğe koyduğu milli göç politikası ile ülke dışındaki Kazakları ülkeye çağırması, Latin alfabesine geçme kararı, başkentini Alma-Atı’dan Nur-Sultan’a taşıması bu milli kimlik politikasını en başarılı yürüten ülke olmasında etkili olmuştur.

Nazarbayev’in Avrasya Medeniyeti önerisi bölge ülkelerini işbirliğine cesaretlendiriyor.

Nazarbayev, SSCB dağıldıktan sonra tüm Orta Asya Türk cumhuriyetlerinin tek bir çatı altında toplanarak Orta Asya Cumhuriyeti-ki ismi ortak belirlenecektir- kurulmasını önermişse de Özbekistan’ın çekinceleri sebebiyle bunu gerçekleştiremedi. Daha sonra Avrasyacılık projesinin ilk fikir babalarındandır. Rusya’nın önderliğinde kurulan Avrasya Ekonomik Birliğinin belki de ilk önerisini Moskova MGU’da yaptığı konuşmada gündeme getirmişti. Nazarbayev’in milli kimlik projesinde Kazakların milli tarihinin ilk safhaları olan Göktürkler ve Hunlar dönemi ile SSCB döneminde elde ettikleri kültürel yapıyı da devam ettirecek Avrasya kimliği ön plana çıkıyor.

 

 

Nazarbayev faktörü Türk-Rus ilişkilerinin rekabetten işbirliğine dönüşmesinde etkilidir.

Nazarbayev’in Avrasyacılık projesi dolayısıyla Türkiye’nin doğuda Rusya ile ilişkilerinin daha da geliştiğini söyleyebiliriz. 24 Kasım uçak krizi döneminde Nazarbayev’in ortaya koyduğu diplomasi günümüzde Türk-Rus ilişkilerinin normalleşmesini hızlandırmıştır. Yine Türkiye-Rusya ilişkilerinde önemli bir kriz alanı Suriye meselesinde oluşturulan Astana Görüşmeleri ile Suriye’de siyasi barış umutları artmıştır. Kazakistan’ın hem Türk Konseyi hem Şanghay İşbirliği Örgütü hem de Avrasya Ekonomi Birliğindeki üyeliği bu 3 uluslararası organizasyonun birbirine yaklaşmasına ve rekabet ölçüsünde değil de işbirliğine odaklanmasına neden olmuştur. Bu organizasyonların yaklaşımında Nazarbayev’in politikalarının önemini vurgulamalıyız.

 

 

Türkiye-Kazakistan ilişkileri bir taraftan Orta Asya’da milli birlik ve beraberliği vurgulayarak ortak tarih ve kültüre odaklanırken bu yakınlık Avrasyacılık projesiyle Rusya ile yakın işbirliğine de neden olmaktadır. Nazarbayev’in Avrasyacılık fikirlerinin yüzyıllardır birbirini rakip gören Türkiye ve Rusya’yı kültürel ve toplumsal anlamda aynı hedefe yönelttiğini söylemeliyiz. Yine bu yakınlaşmanın bölgede oluşturulmaya çalışılan Avrasya Medeniyetiyle Çin, İran gibi ülkeleri de tarihsel anlamda bölge ülkeleriyle yakınlaştırmıştır. Bu yakınlaşma ise kendisini ekonomi ve askeri güvenlikte de ortak hareket etmeye itmiştir.

Kazakistan, Rusya-Çin ilişkilerinde denge kurabilen önemli aktördür.

Çin gelişen ekonomisini Batı’ya taşıyabilmek ve enerji ihtiyacını ucuz ve güvenli biçimde karşılayabilmek için Kazakistan ile yakın ilişkiler kurmuştur. Yeni İpek Yolu Projesi sayesinde Kazakistan’ın ulaşım ağlarında önemli gelişmeler olmuştur. Çin’in projesinin kara yolu ve demir yolu bağlantısında Kazakistan merkez ülke haline gelmiştir.

 

 

Kazakistan’ın bağımsızlıktan sonraki ilk cumhurbaşkanı Nazarbayev, bölgeye dair ortaya koyduğu medeniyet fikirleri ve ekonomik projeleriyle Avrasya’da hem işbirliğini olası kılmış hem de Doğu’da siyasi, kültürel, ekonomik ve askeri gelişmeye dair işbirliklerini desteklemiştir. Ayrıca Avrasya’da işbirliği ve güvenliği etkileyen en önemli sorunlardan sınır problemlerinin çözümünde Orta Asya ülkelerini biraraya getirerek gelecekte oluşabilecek krizlerin çözümünü sağlamıştır. Yine Ermenistan-Azerbaycan ilişkilerinde önemli bir sorun oluşturan Dağlık Karabağ krizinde Azerbaycan’a verdiği destekle ülkelerin toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesi gerektiğinin altını çizerek küresel aktörlere güçlü mesaj vermiştir.

Nazarbayev etkisi Orta Asya’yı krizlerden korumuştur.

Kazakistan Cumhurbaşkanı Nazarbayev’in Türkiye-Rusya, Ermenistan-Azerbaycan, Rusya-ABD, Rusya-Çin arasındaki ilişkilerde oynadığı denge politikası günümüzde Orta Asya’nın krizlerden uzak olmasının en büyük nedenlerindendir. Nazarbayev’e duyulan saygı ve güven bölgedeki sorunların büyümeden çözülmesinde etkilidir.

 

 

Nazarbayev’in istifası kendinden sonraki demokratik Kazakistan’ı oluşturma projesinin bir devamıdır.

Kazakistan’ın ilk cumhurbaşkanı Nazarbayev, milli devlet oluşumunda demokrasi ve insan hakları konusunda önemli uygulamaları sistem içerisine yerleştirmiştir. Örneğin Kazakistan Anayasasının 30. Maddesi, insan hakları konusunda tüm uluslararası sözleşmeler dikkate alınarak düzenlenmiştir. Cumhurbaşkanlığı bünyesinde insan hakları komisyonu kurularak seçilen temsilci vasıtasıyla ülkede olası insan hakları konusunda devlete görüş bildirmektedir.

Devletin halkçı olması için bürokrasinin ulaşamayacağı toplumsal olaylarda sivil toplum kuruluşlarının çalışmalarına önem verilmiştir. Kazakistan’da 22 bin civarında devlet dışı kurum, kuruluş ve dernek mevcuttur. Bu kuruluşlar her yıl düzenlenen Sivil Toplum Forumu’nda bir araya gelerek Kazakistan Hükümetinin icraatlarını ele almakta ve varsa yanlışlar onları özgürce dile getirebilmektedirler. Bu foruma katılan devlet yöneticileri de ilgili eleştirilere cevap vererek karşılıklı denetleme mekanizması oluşturulmuştur. Kazakistan Hükümetinin meclise sunacağı kanun tasarıları önceden bir web sitesinde yayınlanarak halkın görüşlerine açık biçimde tartışılmakta ve isteyen herkes görüşünü bildirebilmektedir. Bu sayede halka rağmen bir kanun tasarısının meclise gelmesi de mümkün olmamaktadır. Nazarbayev’in halkçı sistemi devlet ile halk arasındaki bağları güçlendirdiği gibi halkın kendi devletini benimsemesine ve sahip çıkmasına da neden olmaktadır.   

 

 

Kazakistan Cumhurbaşkanı Nazarbayev’in istifası aslında kendinden sonraki demokratik Kazakistan’ı oluşturma ve yönetici yetiştirme politikasının en güzel örneğidir. Yumuşak geçiş de diyebiliriz.

21. yüzyılda kamu bilinci olan bir Kazakistan oluşturuluyor.

Kazakistan yeni bir tarihi döneme adım atıyor.  Bu yeni dönemde siyasi reform ve ekonomik modernizasyon iki önemli konu olarak ele alınıyor. Nazarbayev’e göre ekonomik modernizasyon tek başına yeterli olmadığı için milli bilincin oluşması önceliklidir. Bu amaçla 2004 yılından beri Kazakistan genelinde tarihi ve kültürel mirasa ait tüm nesneler yenilenmiş ve kültüre kazandırılmıştır. Kazakistan tarihine dair dünyadaki tüm arşivler ve kitaplar taranmış ve önemli kütüphane ve müzeler açılmıştır. Kazakistan’ın yeni politikasında manevi değerlere sahip çıkarak modernleşmeye ayak uydurmak politikası vardır. Milli gelenek ve göreneklerine sahip çıkan devlet, milli bilincin oluşması yanında rekabet edebilir bir nesil ve teknolojik altyapı, radikal ideolojilerden uzak durarak gerçekçi bir toplum, milli kimliği korumak adına milli duygu ve düşüncenin uykunu genişletmek, eğitimli ve bilgili bir toplum oluşturmak, Kazakistan’ın devrimsel değil de evrimsel biçimde kalkınması gibi konulara ağırlık vermiştir.

 

Ana Toprak programı ile vatanını seven ve vatanı için çalışan ancak aynı zamanda da dünyaya açık bir toplum oluşturulması yönünde önemli mesafeler kaydedilmiştir. Bu amaçla ilk olarak Kazakların gerçek tarihi öğretilmesi için ders kitapları yazılmış, dil reformu yapılmış, akademik kurumlar sayesinde araştırmalara destek verilmiştir. Kazak bilinci sadece Kazakistan’da yaşayanlar için değil dünyanın neresinde yaşarsa yaşasın tüm Kazaklar için bir ideal olarak görülmektedir. Ahmet Yesevi söylevleri Kazaklar için bir ideal olmuştur.

Nazarbayev’in dediği gibi “Zaman o kadar hızlı akıyor ki kimseyi beklemez. Yenileşmeye ve çağa ayak uyduramayan devletler her zaman zor dönemler geçirir. Yaşamak için değişebilmek gerekir. Bunu kabul etmeyenler tarihin tozlu raflarında yok olup gideceklerdir.”

Tokayev, deneyimli bir diplomat olarak yeni bir bakış ve gelişim modeli uygulayabilir.

Nazarbayev’in yerine bıraktığı Tokayev ise Rusya, Çin, ABD ve Avrupa’yı iyi tanıyan deneyimli bir diplomattır. Tokayev’in Nazarbayev’in milli politikalarına en yakın yönetici olması Kazakistan’ın yeni dönemde de hızla gelişip, örnek ülke olmaya devam edeceğine dair göstergedir.

Tokayev döneminde Kazakistan için Türkiye ve Rusya en önemli stratejik ortak olarak kalmaya devam edecek hatta bu ilişki daha ileri bir seviyeye taşınabilir. Tokayev’in en büyük avantajı Rusça, Çince ve İngilizce bilmesi ki bu sayede dilini ve reflekslerini iyi bildiği Çin’le de özellikle ticaret, enerji, ulaşım koridorları vb konularda daha dengeli ve stratejik ilişkiler kurabilecek olmasıdır.

 

 

Nazarbayev’in ‘Türk Konseyinin Ömür Boyu Onursal Başkanı’ olması bu projeyi daha da aktif hale getirecektir.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın önerisiyle Kazakistan Kurucu Cumhurbaşkanı Elbaşı Nursultan Nazarbayev, “Türk Konseyi Ömür Boyu Onursal Başkanı” ilan edildi. Bu görev ilk bakışta sembolik gibi gözükebilir. Fakat Türk coğrafyasındaki ülkelerin birbiriyle ilişkilerinin geliştirilmesinin yanı sıra Türk Konseyinin diğer ülke ve uluslararası örgütlerle iş birliğinin güçlendirmesinde Nazarbayev’in rolü daha da artacaktır. Türk Konseyi Projesi, Türkiye Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile Nazarbayev’in projesiydi. Bu yeni dönemde Özbekistan ile Türkmenistan’ın konseye daha çok katılımı konusunda birçok faaliyet yapılabilecektir. Yakın dönemde kurulan ortak ticaret odası projesi ile Kazakistan’ın milli ekonomide merkez olması da mümkün olabilir.

 

 

Sadece Kazakistan’ın değil, Türk dünyasının da lideri Nazarbayev, Türk dünyasını birleştirmek için önemli projeleri yeniden başlatması için önemli bir fırsata sahibiz. Nazarbayev’in “Büyük Bozkırın Yedi Özelliği” başlıklı makalesi tüm Türk Dünyasının geleceğine ışık tutması açısından pratikte Türk Konseyi üzerinden uygulamaya konulmalıdır. Türk Konseyi Üniversitesi ile işe başlamak ve ortak ekonomi ve güvenlik işbirliği ile bu işe yoğunlaşmak belki de faydalı olacaktır. Türk Konseyi Üniversitesinin tüm üye ülkelerde olması ve ortak program çerçevesinde eğitim vermesi Nazarbayev’in en önem verdiği projelerden olabilir.

Nazarbayev, demokratik kuralların işlediği yeni Kazakistan’ı miras bırakıyor.

Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’in “Her neslin görevleri vardır. Benim neslim, ülkemiz için yapabileceğimiz her şeyi yaptık. Kazakistan’ın kurucusu olarak önümdeki görevim, yeni nesil liderlerin gelmesini sağlamaktır. Onlar ülkemiz için gelişimi devam ettirecekler.” açıklaması yeni dönemin en önemli mesajı olarak kabul edilebilir.

Bu politika umarım bölge ülkeleri yöneticilerine de örnek teşkil eder.

 

[Rusya ve Avrasya alanlarında çalışmalar yürüten Prof. Dr. Salih Yılmaz, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi öğretim üyesi ve Ankara Rusya Araştırmaları Enstitüsü Başkanıdır.]

 

YENİ HABERLER

YORUMLAR

Henüz hiç yorum yapılmamış.

YENİ HABERLER