ABD, S-400 tavrıyla neyi amaçlıyor?
ABD’de Brunson krizi örnek gösterilerek Türkiye’nin baskı karşısında bu sistemi almaktan vazgeçeceği düşünülüyor.
Türkiye-Rusya arasında daha önce yapılan S400 Hava Savunma Sistemi anlaşmasına göre ilgili bataryaların Türkiye’ye teslim tarihi yaklaştıkça ABD’den de hem Türkiye’ye hem de Rusya’ya verilen tehdit içerikli mesajlar çoğalıyor. ABD güvenlik bürokrasisi içindeki bir kanat Türkiye’ye yönelik yaptırımların S-400’lerin herhangi bir parçası Türkiye’ye doğru yola çıkmadan ilan edilmesi için Trump nezdinde politika yürütüyor.
Türkiye eğer S400 alırsa ABD’nin Türk savunma sanayiini hedef alan sert yaptırımlar uygulayacağı anlaşılıyor. ABD’de Brunson krizi örnek gösterilerek Türkiye’nin baskı karşısında bu sistemi almaktan vazgeçeceği düşünülüyor. Ayrıca Suriye’de Güvenli Bölge konusunda ABD’nin görüşmeleri uzatmasındaki ana nedenin de Türkiye’nin S400’ler konusunda vereceği karardan emin olmak olduğu bildiriliyor.
ABD, İsrail için üretilen Patriotları Türkiye’ye teklif ediyor.
Rusya, S-400 bataryalarını Türkiye’ye Ekim-Kasım aylarında yerleştirmeyi planlıyor. Fakat Temmuz ayından itibaren kurulum parçalarının bir kısmının Türkiye’ye getirilmeye başlanacağı düşünüldüğünde ABD’nin 31 Mart seçimi sonrası Türkiye’den kesin kararını vermesini isteyeceğini söylemeliyiz. ABD, 2 yıl önce Türkiye’nin Patriot talebine cevap vermemişse de geçen aylarda olumlu cevap geldiğini biliyoruz. Fakat bu teklifte Patriotların teslimatı 2026 olarak veriliyordu. Türkiye’nin itirazı üzerine daha önce İsrail için üretilen Patriotların 2019 yılı içinde Türkiye’ye teslimi kabul edilmişti. Ayrıca Patriotlarla ilgili anlaşmada S400 alınmayacağına dair de taahhüt isteniyordu.
ABD, S-400 alımını Türkiye’nin milli güvenliği için bir tercih olarak görmüyor tam tersine müttefiklik ilişkisi açısından stratejik bir kırılma olarak görüyor. Bunu yaparken de NATO ülkelerine kötü örnek olacağı endişesiyle bu kararın NATO’yu dağıtabileceği yorumları bile yapılıyor. Bu ABD’nin bakış açısıdır. ABD, Türkiye üzerinden S400 almaya çalışan Katar, Suudi Arabistan, Hindistan gibi ülkelere de mesaj vermek istiyor.
Rusya, S400’ler konusunda hala bir risk olduğunu kabul ediyor.
Rusya’ya göre Rusya ve Türkiye arasında askeri alanda yürütülen işbirliği karşılıklı faydaya dayanmakta ve mevcut anlaşmalara sıkı biçimde bağlı kalınarak yürütüldüğü takdirde iki ülke işbirliğinin güvene dayalı ilerleyecektir. Rusya, Türkiye’yle askeri-teknik işbirliğini daha da geliştirmek istiyor. Fakat Rusya’da hala Türkiye’nin S400’lerden son dakikada vazgeçebileceğine dair bir beklenti var. Türkiye bu sistemi almaktan vazgeçerse Rusya’nın Türkiye kadar bu durumu sorun edeceğini düşünmüyorum. Lakin bundan sonra gerçekleşecek askeri-teknik işbirlikleri iki ülke arasında derinleşmeyecektir. Rusya-ABD rekabetinde Türkiye şuan için önemli bir etkendir. Bu rekabeti Türkiye üzerinden kazanan ülke diğerine karşı önemli bir zafer kazanacaktır.
ABD, Obama döneminden itibaren Türkiye’ye karşı olumsuz bir politikayla Batı’da hedef yapmaya çalışıyor. Bu süreç başarısız oldukça Türkiye-Rusya ilişkileri daha da gelişiyor. ABD, FETÖ ve PKK ile Türkiye’yi dengelemeye çalışabileceğini düşünerek ülkede ABD karşıtı kamuoyunu gün geçtikçe çoğaltıyor. Fakat son dönemde ekonomik krizin de etkisiyle içeride ‘ABD’den Patriot alalım yoksa ekonomik kriz çıkar’ söylemleri piyasada gündem yapılıyor.
Türkiye’nin S-400’lere dair önünde 2 seçenek var gibi duruyor.
Türkiye’nin önünde S-400’lere dair 2 seçenek var gibi duruyor. Birincisi S-400 almaktan vazgeçmek ki Rusya açısından bakıldığında bu durum kırılganlık oluşturacaksa da eğer başka bir taviz verilecekse kabul edilebilir. Rusya, S-400’lerden vazgeçilirse mutlaka Suriye’de yeni taleplerde bulunacaktır.Diğer bir seçenek ise S-400’leri alıp ABD ile ne pahasına olursa olsun mücadele etmeyi kabul etmektir. Bu seçeneğe Türkiye’de kamuoyu hazır gibi dursa da ekonomik anlamda sıkıntıya ne kadar dayanılabilir bunun için Rusya örneği iyi incelenmelidir. Eğer bu seçenek tercih edilir de ABD kendince Türkiye’ye yaptırım uygularsa bu Türkiye için ne kadar olumsuz olursa ABD için de o kadar yıkıcı sonuçlar doğurabilir.
Öncelikle ABD’nin Türkiye’de bulunan üsleri kullanması mümkün olmayabilir. Ayrıca Akdeniz ve Karadeniz’de Türkiye’nin blokajıyla karşılaşabilir. İncirlik ve Kürecik üsleri ABD’nin son 50 yılda NATO’da en aktif kullandığı üslerdir. Bunlardan mahrum bırakılması ABD için de yıkıcı olur. Ayrıca ABD’nin Türkiye’yi hedefe koyması ile İran konusundaki politikası da başarısız olacaktır. Türkiye’yi karşısına alan bir ABD, İran’a istediği kadar ambargo uygulasa da başarılı olamaz.
ABD, Suriye’de PKK-PYD’ye manda yönetimi kurmak istiyor.
ABD, Türk Ordusu üzerinden S-400 sürecinin ortak bir yol izlenerek sonuçlanacağını düşünse de bu kararı verecek kişinin Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğu gerçeğini unutuyor. ABD, hem Türk toplumuna hem de yönetime güven vermiyor. ABD, aslında Türkiye’nin Fırat’ın doğusuna operasyonu söz konusu olduğunda Güvenli Bölge Planı açıklamasıyla şimdilik bunu engelledi. ABD’nin asıl planında Fırat’ın batısı yani Menbiç’i bir şekilde Türkiye’ye verip doğusunda uluslararası koalisyonun içinde bulunduğu bir manda sistemi kurmak var. Bu plan için S-400’leri bahane etmesi içten bile değildir.
ABD’nin şu anki Türkiye politikasında anlaşmadan çok Türkiye’yi saflaşmaya doğru iterek dışlama var.
ABD’nin FETÖ ve PKK’ya yönelik bir adım atmayıp S-400’ler ile Türkiye ve Rusya gerilimi yaratıp hem Rusya’yı hem de Türkiye’yi dünya kamuoyu önünde müttefik ilan ederek hedef yapma isteği içerisinde 21. yüzyıldaki düşman arama gayretinin olduğunu da söylemeliyiz. Bu durum gerçekleşirse Rusya’yı S400’ler üzerinden NATO’yu dağıtmakla suçlayacak. Türkiye’yi Rusya ile müttefik ilişkisi içerisine girip Batı’ya karşı olmakla suçlayacaktır. Bu suçlamalar gerçekleşirse PKK-PYD’ye yaptığı yatırım doğrultusunda Suriye’de manda yönetimini oluştururken güçlü ve haklı konumuna gelmeye çalışacaktır. ABD’nin şu anki Türkiye politikasında anlaşmadan çok Türkiye’yi saflaşmaya doğru iterek dışlama var.
[Rusya ve Avrasya alanlarında çalışmalar yürüten Prof. Dr. Salih Yılmaz, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi öğretim üyesi ve Ankara Rusya Araştırmaları Enstitüsü Başkanıdır.]
YENİ HABERLER
YORUMLAR
Henüz hiç yorum yapılmamış.