Rus İktisat Düşünürleri

29 Temmuz 2017, 10:22

Rusya’daki iktisadi görünüm diğer ülkelerdeki bilimin gelişimiyle yakından ilişkili olmuştur. Rus bilim adamlarının çalışmaları birçok konuda orijinaldir; kullanılan gerekçelerin oluşturulan sonuçlarının çoğu yalnızca ulusal düzeyde değil, uluslararası düzeyde de geçerliliğini korumuştur.

Rus iktisat düşüncesinin önemli özelliğini teorik analizle bölgesel ekonomik problemler arasındaki sınırlı ilişki oluşturmaktadır. Amaç, yeni sosyal ve ekonomik ilişkiler kurmaktır. Burjuva liberalleri İvan Vasilyevich Vernadski (1821 -1884) ve Aleksandr İvanovich Chupov’un (1842-1908), sosyal kuramcı Mihail İvanovich Tugan ve Baranovski’nin (1865-1919) çalışmaları, İvan Tihonovich Pososkkov’un (1652-1726) “Yoksulluk ve Zenginlik” adlı kitabı, Pavel İvanovich Pestel’in (1793-1826) devrimci dönüşüm programı ve Nikolay Gavriloviç Chernıshevski’nin (1828-1889) ekonomi politik teorisi tam da bununla ilgilidir.

XIX. yüzyılda Rusya’da ekonominin her alanında eksik üretim söz konusudur. Farklı sosyal grupların sürekli artan maddi ve kültürel ihtiyaçlarını karşılamak imkansızdır. Yoksulluk, cehalet, köylü ve köle arasındaki sosyal gerilim sürekli gündemdedir.

Bu dönemde Rusya teknik donanım, tarım ve sanayideki üretim yöntemleri konusunda birçok ülkenin gerisindedir. Toprak sahiplerinin karı giderek artarken köylü ne atlara ne de tarım için gerekli olan araçlara sahiptir.

İvan Vasilyeviç Vernadski’ye göre, XIX. yüzyıl liberalizmi Rusya’da köle emeğinin etkinsizliğinin, üretkensizliğinin, toplum için faydasızlığının bir yansımasıdır. Ona göre köle emeğinin kullanılması, ticareti ve sanayileşmeyi engellemektedir.

Çalışmalarını istatistiki verileri kullanarak iktisadi yöntemlerle sürdürmüştür. İktisat çalışmalarında Thomas Robert Malthus, David Ricardo, Adam Smith; istatistik çalışmalarında da Friedrich Wilhelm Schubert’den etkilenmiştir.

Rusya’da kapitalist sanayinin gelişmesini desteklemekte ve kapitalizmin kurallarının doğal olduğunu vurgulamaktadır. Tek iktisat kuramını benimsemekte ve sosyalizmi reddetmektedir. Bu nedenle, N.G. Chernishevski tarafından eleştirilmiştir.

Vernadski’ye göre, politik ekonomi öncelikle toplumun ihtiyaçlarını saptamalı ve bunları karşılamaya yönelik araçlara sahip olmalıdır. İnsanların ihtiyaçları genel olarak ikiye ayrılır: Bunlar; kendini korumaya yönelik ihtiyaçlar ve kendini geliştirmeye yönelik ihtiyaçlardır. Kendini koruma ihtiyacı, insanı tehlikeli eylemlerden uzak tutar. Kendini geliştirme isteği ise insanı riskli eylemlere iter. Vernadski’ye göre bu iki ihtiyacın çatışması insanın kişiliğini oluşturur ve genel olarak toplumu etkiler. Devlet de insana bu iki ihtiyacı karşılayabilecek imkanlar sunmalıdır.

Ekonomi, politik zenginlik veya zenginlik yaratmak üzerine değil; değerler üzerine bir bilimdir. Ancak büyük sermaye birikimi üretimin hızlı artmasının ve pazar alanının gelişmesinin ana kaynağı olan iş bölümünü sağlar. Vernadski toprak sahiplerinde yoğunlaşan sermaye birikimini reddeder; ona göre emek, yalnızca insanın doğa ile ilişkisi değil aynı zamanda insanın insanla ilişkisidir.

Aleksandr İvanovich Chuprov ünlü Rus iktisatçı, statikçi ve gazetecidir. Rus istatistiğinin kurucusu olarak bilinir. Çalışmaları genel olarak politik ekonomi, tarım sorunu ve demiryolu tesisleri üzerinedir.

Chuprov sermayeleşmeyi destekler; ancak ılımlı reformları savunmaktadır. Rus toplumunun yok olmasını istememektedir. V. İ. Lenin ve P.A. Stolpin ile arası kötüdür. Chuprov, Stolpin’in tarım reformuna karşı çıkmaktadır. Chuprov’a göre, köylüleri toplumdan ayırmaya yönelik 9 Kasım 1906 kararı Rus halkının geleneklerine ve tarihine aykırıdır. Chuprov, Stolpin ve arkadaşlarına göre şimdiye kadar var olan sistemin köy halkını yoksulluğa, düşük tarım üretimine ittiğini ve kırda yaşayan toprak sahiplerinin sürekli kamu bütçesinden beslemesine yol açtığını iddia etmektedir. Stolpin, köy halkını topraklarından alıkoyarak bu problemi çözmeyi hedeflemektedir. Chuprov’a göre ise kentli toprak sahipleri ayrıcalıklı konumlarına rağmen köylülerden sadece %15 civarında fazla üretim yapmaktadırlar.

Chuprov bir liberal reformcudur ve bir ekonomist olarak aceleyle yapılmış her reformun ülkeyi kaosa sürükleyebileceğini vurgulamaktadır. Chuprov’a göre toplum, özel mülkiyetlerden oluşan bireysel tarım toplumuna dönüşmek yerine kooperatifin ilkelerine göre düzenlenen ekonomiye dönüşmelidir. Her köylü kooperatifi terk edip özel işletme açabileceği için bu sistem özel mülkiyet ilkesini ihlal etmemektedir.

Chuprov, kırsal alanda el sanatının gelişmesine önem vermektektedir. Ona göre köylüler gelirlerini ancak bu şekilde arttırabilirler. Devletin eğitime yaklaşımını ele almaktadır. Tarımın gelişmesinin halkın eğitim düzeyinin gelişmesine bağlı olduğunu vurgulamaktadır. Chuprov, eğitim ve kültürün ekonomik büyümenin devasa faktörleri olduğunu savunan ilk iktisatçılardandır. İş bölümünün gelişmesini araştırmıştır. Yalnızca gerekli ürünleri üreten ilkel toplum, üretici ve tüketicinin farklılaştığı topluma dönüşmüştür. Fiyatların herhangi bir anlaşma olmadan belirlenmesi yerine piyasada arz ve talep eşitliği ile belirlenmesi gerektiğini savunur. Ayrıca Chuprov, anonim şirketlerin önemini vurgulamıştır. Daha ortaçağlarda kredi sermayesi (ortaklıktan ayrılanlar sermayeden kendilerine düşen payı alıyorlardı) vardır; ancak anonim şirketler bu ilkel ortaklıklardan farklıdır. Yeni sistemde küçük bir sermaye birikimine sahip olanlar, sermayesini büyük bir şirkete yatırarak karşılığında ihtiyaçları olduğu vakit şirketten sermayesini geri çekmelerine gerek kalmayarak piyasada elden ele geçen bir senet almaktadırlar.

Mihail İvanoviç Tugan-Baranovski, XIX. yüzyılın sonu ve XX. yüzyılın başlarında etkin olan en ilginç Rus iktisatçılarındandır. Tugan-Baranovski, emek değer teorisiyle marjinal fayda teorisinin birleştirilmesi gerektiğini savunan ilk Rus iktisatçıdır. Piyasa ve kriz teorilerine, kapitalist gelişme analizlerine ve sosyalizmin şekillendirilmesine önemli katkıda bulunmuştur.

Tugan-Baranovski, Karl Marx’ın tüm görüşlerini kabul etmese de çalışmalarına değer vermiştir. “Marksizm’in Teorik Temelleri” (1905), “Pozitif Eğitim Olarak Sosyalizm”(1918) gibi sosyo-ekonomik çalışmaları ve gerçek ekonomik gelişmeleri formüle etmiştir.

Tugan-Baranovski’nin çalışmalarının orijinal yönlerinden biri neo-klasik iktisadın XX. yüzyılda karşılaştığı sorunları çözmeye yönelik tasarladığı sosyal dağıtım teorisidir.

Ücret ve gelir neye bağlıdır? Tugan-Baranovski’ye göre genel fiyat kuramı buna yanıt veremez. Tabii ücret kuramı genel fiyat kuramının bir parçasıdır; ancak fiyat kuramına göre fiyatlar, piyasa koşullarında tarafların (alıcı ve satıcı) kararlarının kesişmesine bağlı iken (yani tarafların eşitliliği söz konusu) pazarda işveren emekçi ayırımı mevcuttur ve işçi kapitalist olamadığı için sosyal eşitsizlik oluşur. Aynı şekilde J. B. Clark ve arkadaşları tarafından geliştirilen marjinal verimlilik teorisi de bu konuda işe yaramamaktadır. Bu nedenle Tugan-Baranovski, kendi döneminde neo-klasik iktisadın üzerinde durduğu temel problemleri (tükenme v.b.) önemsememiştir.

Tugan-Baranovski’ye göre ücret ve dolayısıyla gelir oranı iki şeye bağlıdır. Birinci faktör, ‘üretkenlik’; çıktı arttığında hem ücret hem gelir artar; ikinci ve en önemli faktör ise ‘iki tarafın sosyal veya ekonomik güçleri’dir. Kapitalistler üretim araçlarına sahip olduğundan gelirin bir kısmı kendilerinde kalır, emekçi kesimi ise emeklerinden başka bir şeye sahip olmadıkları için “ekonomik zayıflık” onları emeklerini kapitaliste herhangi bir fiyata satmaya zorlamaktadır.

Piyasadaki tarafların sosyal gücüne etki eden faktörler:
1. Emekçi sayısıyla kapitalist sayısının oranı (emekçi kesim arttıkça kapitalistlere karşı ‘savaşta’ o kadar güçsüz olurlar, kapitalistler de o kadar rahat ücret düşürebilirler).
2. Alternatif üretimin olma olasılığı (ücretler bu etkinliğin – alternatif üretimin – gelirinden düşük olamaz).
3. İşçilerin sendikalaşma durumu. İşçiler bölünmüş olduklarında işveren ücret düşüklüne gitme veya işten kovmakla tehdit etme konusunda serbestçe davranabilir. Ancak sendikalaşma söz konusu olduğunda işçilerin sosyal gücü artar – işvereni grevle tehdit edebilirler veya tek bir işçinin durumu kötü olduğunda sendika ona yardım edebilir.
4. Sanayide monopolün oluşması kapitalistlerin sosyal gücünü arttırır.
5. İş güvenliği ile ilgili mevzuat işçilerin gücünü arttırır ve ücretlerin yükselmesine katkıda bulunur.
6. Toplumun düşüncesi işçi grevlerinin olumlu sonuç doğurmalarına katkıda bulunabilir.
7. Eğitim ve deneyim işçiye ekonomik güç sağlar.
Ayrıca ekonomik kalkınma ve çöküş dönemlerinde de güçlerin oranı değişebilir; örneğin, ekonomik kalkınma döneminde kapitalist ücretlerin artmasını kabul ederken düşüş döneminde üretimin azalmasından veya işçilerin azalmasından korkmaz.

Tugan-Barandovki dışında bazı Rus iktisatçılar buna benzer çalışmalar yapmışlardır. V.Voytinski “Ücretler” adlı çalışmasında emek fiyatını belirleyen faktörün işçilerin sosyal güçleri olduğunu savunmaktadır. B.V. Struve ve V.K. Dmitriyev ise bu konuya farklı açıdan yaklaşmışlardır, gelir dağılımı sorununu iktisat dışına çıkarıp sosyolojinin konusu olduğunu vurgulamışlardır.

“Yoksulluk ve Zenginlik” adlı kitabı ile Pososkkov, yoksulluk ve zenginliğin nasıl oluştuğunu anlatarak ve zenginliği arttırmanın yöntemlerini sunarak I. Petro’nun dikkatini çekmiştir.

İvan Tihonovich Pososkkov katı bir monarşi yanlısıdır; ancak bu yönü Rus halkına ve köylülere karşı sevgi beslemesine engel olmamıştır. Pososkkov, Fransız fizyokratlardan bağımsız olarak onların aksiyomunu formüle eder: yoksul köylü – yoksul ülke, zengin köylü – zengin ülke. Köleliğe karşı değildir, yorumlarını geleneksel prensiplere dayandırır ve buna göre toprak sahipleri devlet tarafından onlara verilen kölelere karşı sorumludur. Yani bu toprak sahiplerine verilen bir haktan ziyade bir görevdir. Pososkkov köylülerin toprak haklarının yasayla sınırlı tutulmasını ister ve toprak sahiplerinin topraklarını kullanılması için sonsuza dek köylülere vermelerini önerir. Bu sayede tarım üretimini arttırmayı düşünmektedir.

Pososkkov, zenginliğin ana kaynağını emekte görmekte hem sanayi hem tarımda, kimsenin çalışmama hakkının olmadığını düşünmektedir. Halkın zenginliğini ikiye ayırmaktadır: ‘Maddi Zenginlik’ (hazine ve halkın zenginliği) ve ‘Manevi Zenginlik’ (etkin yönetim ve adil yasaların varlığı).

Pososkkov, merkantilist iktisat düşüncesinin baskın olduğu dönemde yaşamış ve görüşleri genel olarak bu yöndedir. Ulusal pazarın uluslararası pazardan korunması gerektiğini sürekli vurgulamaktadır. Ancak Pososkkov’un merkantilizmi zenginliğin ana kaynağının dış ticaret olduğunu savunan Avrupa merkantilizminden farklıdır. Pososkkov iç kaynaklarla ilgilenmiştir.

Pososkkov’un malın fiyatını belirleyen faktörlerden bahsederken iki farklı görüşü ortaya çıkmaktadır. İlkine göre, malın fiyatı üretim maliyetine bağlıdır ve Rusya’da hammadde üretim maliyeti ve ücretler düşük olduğu için de malın fiyatı düşük olur. Diğer taraftan gereksiz rekabeti önlemek için ulusal düzeyde tek fiyat sistemi oluşturulması gerektiğini savunmaktadır. Bu da doğrudan devlet tarafından serbest ticarete müdahale etme anlamına gelmektedir.

Pavel İvanovich Pestel, Rus soylu bir devrimcidir. Düşüncelerinin önemli kısmında tarımsal problemler yer almaktadır. Köleliğin kaldırılmasını, tekelin ortadan kaldırılmasını ve toprak sahiplerinin topraklarının önemli derecede azaltılması gerektiğini savunmaktadır. Pestel, toprak sahiplerinden toprakları satın alıp ‘Ortak Kamusal Toprak Fonu’ oluşturulmasını, bu fondan toprağa ihtiyacı olanların toprağı işletmelerine izin verilmesini önermektedir. Köylülerin özel mülkiyet alanına toprakların da girmesi gerektiğini savunmaktadır. Ortak Kamusal Toprak Fonu sayesinde Pestel halkın yoksulluk seviyesinin azalacağına inanmaktadır. Pestel’in düşüncesi zenginler tarafından büyük tepki görmüştür.

Nikolay Gavrilovich Chernıshevski, çalışkan köylünün savunucusu olarak bilinir. Chernıshevski toplumsal gelişimin üç aşamasından bahseder. Önce her şey ortaktır (ortak mülkiyet); sonra özel mülkiyet oluşur (elde edilen kar toprak sahibine aktarıldığı için tarımda çalışan köylülerin ürettiği ürünlerden kar alamamalarına yol açmıştır); daha sonra tekrar ortak mülkiyet oluşur, çünkü yalnızca ortak mülkiyet ile toprak sahipleri de yüksek oranda üretime katılır. Böylece insanın toprakla ilişkisinin en iyi düzeyde olduğu sistem ortak mülkiyeti benimseyen sistemdir. Chernıshevski’ye göre, Rusya daha ikinci aşamaya gelemedi; ancak bu aşamayı atlayabilir. Bu taklit yöntemi ile mümkündür. Batı ülkeleri bu aşamayı çoktan geçtikleri için onlardan öğrenebilir. Geri kalmış toplum ileride giden toplumu örnek alarak hızlı gelişebilir.

Chernıshevski çalışmalarında Smith ve Ricardo’nun analizlerini kullanmıştır ve klasik iktisatçılarda en çok değer verdiği konu fiyat kuramıdır. Kapitalist sistemde fiyatlar yalnızca maliyetleri karşılamayıp kar getirmektedir ve bu sayede meta alım satımı sağlanmaktayken, sosyalist sistemde üreticiye üretiminin tüm karşılığını verecek olan yalnızca “iç fiyat” söz konusudur. Sosyalist sistemde işçiler aynı zamanda üretici de olacağı için karla ücretler birbirine karışacak, aynı sebepten dolayı toprak rantı da ortadan kalkacaktır.

Rus iktisat biliminde önemli izler bırakan diğer iki iktisatçı Aleksandr Vasilyevich Chayanov (1888-1937) ve Nikolay Dmitriyevich Kondratiev (1892-1938)’dir.

Chayanov seçkin bilim adamı, tarım iktisatçısı ve edebiyatçıdır. Çalışmalarının ana konusunu aile üyelerinin hayati ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanmış köy aile ekonomisi oluşturmaktadır ve Chayanov böyle bir çalışmanın yalnızca Rusya ekonomisi için değil Çin, Hindistan gibi zayıf piyasa ilişkileri olan ülkeler için de gerekli olduğunu savunmaktadır. Ona göre köy halkının odak noktası maksimum kar değil toplam gelirin, üretimin ve tüketimin artması, emeğin ve gelirin sene boyunca dağılımının eşit olmasıdır.

Tarım ekonomisinin gelişmesinin ana etkenini Chayanov, anti-kapitalist ve anti-bürokratik içerikli iş birliğinin artmasında görmektedir. Kooperatifler, bireysel köylülerin tek başlarına yapamayacağı işleri içermelidir. Ona göre köylülerin tek başlarına yapabileceği işler yalnızca toprak işleme ve hayvancılıktır; bunun dışındaki faaliyetler gönüllü işbirliğine ait olmalıdır. Ayrıca kooperatiflerinin kamulaştırılmasına karşı çıkmaktadır.

Chayanov’un 1917’de tarım sektörünün yeniden düzenlenmesine yönelik sunduğu reforma göre toprak (alım-satımı yasak olma şartıyla) köy halkına devredilmeli, toprak sahipleri mülkiyetlerini devlete teslim etmeli ve buna uygun yeni bir vergi sistemi oluşturulmalıdır.

Tugan-Barandovskinin öğrencisi Kondratiev, Chayanov gibi köy halkının çalıştırılmasına dayalı zorla sanayileşmeye karşı çıkmaktadır. Bireysel köy ekonomilerini yok etmemek şartıyla kooperatiflerin gerekliliğini savunmaktadır. Kooperatiflerin gönüllü ve kademeli olması gerektiğini vurgulamaktadır. Ancak iktisat bilimine en büyük katkısı makro iktisat seviyesindeki ekonomik hareketliliği modellemek için kullanılan ‘Kondratiev dalgaları’ olarak bilinen dalga teorisidir. Kondratiev, kapitalist ekonominin belirli dönemlerinin olduğunu ve bu dönemlerin birbirini tekrarladığını iddia etmiştir. Piyasa ekonomisinde genel olarak bilinen kısa dönemli dalgalar dışında uzun dönemli dalgaların da olduğunu ve kendi dönemine kadar iki tam büyük dalga (1780-1840 ve 1850-1890) yaşandığını üçüncüsünün de 1900’lerde başladığını savunmaktadır. Her dalga iniş ve çıkışlardan oluştuğu için 1929 Büyük Bunalımı’nın Kondratiev tarafından tahmin edildiği varsayılmaktadır.

Daha sonra Kondratiev’in çalışmaları, Schumpeter tarafından teori haline getirilmiş ve günümüze kadar ulaşmıştır.

Uzun bir süre içerisinde tarım reformu sorunları Rus iktisatçılarının odağında olmuştur, tarımsal emeğin verimliliğini artırmak ve köyleri piyasa sistemine dahil etmek üzerine tartışmalar yapmışlardır. Bu sorunlar, XVIII. yüzyılın ikinci yarısının meşhur devrimci düşünürü Aleksandr Nikolayevich Radishev’in (1749-1802) çalışmalarında yansıtılmıştır. Radishev, köylü (işçi) sınıfı lehine ses yükselten soylu aileden çıkan ilk devrimci, kölelik karşıtı ideolojilerin kurucusu ve orijinal iktisadi görüş sistemlerinin yaratıcılarındandır.

Materyalist felsefeye dayanan Rus hümanist mantığıyla, adalet ve kanunlara başvurma ve hukuk normlarının reform yoluyla hayata geçirilmesi yönünde çağrılar yapan çoğu batı Avrupa düşünürlerinden daha öndedir.

İktisat teorisi yönünden Radishev’in ilgi alanına kölelik sorunu, feodal mülkiyet, tarım ilişkileri, iç ve dış ticaret, fiyat, parasal döngü, faiz ve vergi konuları girmektedir.

Radishev, köy ekonomisini inceleyen ilk Rus iktisatçılardandır. Köylü kesimin iş gücüne dayanan beylik (toprak beyliği) ekonomi sisteminin gelişme kurallarını incelerken, Radishev beylik ve kölelik sistemleri arasındaki ekonomi dışı ve şiddet içeren bağlantıların olduğunu, soylu sınıfının ekonomik ve siyasi çıkarlarının gözeten mutlakıyetçi devlet yapısının varlığını belirlemiştir. Sonuç olarak, Radishev kademeli reformlarla feodal ilişkilerde radikal değişimin yapılamayacağı kanısına varmıştır.

Tarımın (istihdam ve üretimin yüksek olduğu için) ulusal ekonominin en önemli endüstrisi olduğunu belirtmesine rağmen sanayinin gelişmesini de desteklemiştir. Rusya için sanayinin önemini vurgularken hükümetten ulusal sanayiyi uluslararası sanayiden korumasını istemiştir.

Radishev, para ve para dolaşım teorisini oluşturmuştur. Ona göre paranın diğer mallardan farkı ‘tüm malların simgesel ifadesi ve değişim aracı’ olma özellikleridir. Paranın fonksiyonlarını, özellikle değişim aracı olma özelliğini analiz eden ve Adam Smith’in kağıt paranın ucuz bir dolaşım aracı olduğunu ve kağıt paranın aşırı emisyonu fiyat artışına, altın ve gümüş çıkışına, paranın değer kaybına, bütçe açığına vb yol açacağını ispatlamış olmasına karşın kağıt paranın altının temsilcisi olduğunu ortaya koyan ilk Rus iktisatçıdır. Ayrıca belirtilmesi gerekir ki ‘ek fiyat’ terimini iktisat literatürüne sokan ilk iktisatçıdır. Malın ‘son fiyatının’ ‘gerçek fiyatı’ ve ‘ek fiyatı’ toplamından oluştuğunu ortaya koymuştur.

Soylu yanlısı devletin vergi sistemini ayrıntılı bir şekilde inceleyen ilk Rus iktisatçı Radishev, kişisel vergi ve harçların tümünün adaletsiz olduğunu ve değiştirilmesi gerektiğini savunmuştur.

Rus iktisat biliminin gelişmesinde, ekonomik çalışmalarda kullanılan Vladimir Karpovich Dmitriyev ve Yevgeniy Evgenyevich Slutski tarafından geliştirilen matematiksel yöntemlerin geliştirilmesi de önemli yere sahiptir. V. K. Dmitriyev’in çalışmalarının sayısı az olmasına rağmen yaratıcılık, yenilik ve önemlilik açısından değerlidirler. Dmitriyev üretim yapmak için gerekli toplam emek miktarını hesaplama yöntemini sunan ilk matematiksel iktisatçıdır. Slutski’nin “Tüketicinin Dengeli Bütçe Teorisi” kitabı ile anlatmaya çalıştığı fayda, fiyat ve gelir değişikliklerine bağlıdır. Ancak bu iki faktör (fiyat ve gelir) kişilerin tercihlerini belirler. Slutski’nin çalışmalarında fayda objektif değerlendirmeye alınmaktadır. Çalışmalarda tek bir kişinin fayda ve tercihleri değil, piyasadaki tüm kişilerin fayda ve tercihleri ele alınmaktadır.

Slutski denklemine göre malın fiyatındaki bir artış sonucu talepteki değişim talebin doğrudan değişimi ve ikame etkisinden dolayı talebin dolaylı değişiminin toplamıdır. J malının talebindeki bir değişim sonucu i malının talebindeki değişim iki etkinin sonucudur: İkame etkisi ve gelir etkisi.

İlk kez Slutski tarafından önerilen ve ispatlanan Slutski denklemi diğer iktisatçılar tarafından geliştirilmiş ve detaylandırılmıştır.

Ana akım iktisat literatüründe Rus iktisatçılarına pek yer verilmese de yukarda saydığım isimler dışında D.İ. Mendeleev, M.M. Speransi, V.İ. Lenin gibi pek çok Rus iktisatçılarının emeklerini küçümsememek gerekir. Rus iktisatçılarının iktisat alanında özgün çalışmaları olup iktisat biliminin gelişmesine önemli katkılar sağlamış ve sağlamaya devam etmektedirler.

Leyla BASHADOVA

Kaynakça:

www.grandrus.ru
dic.academic.ru
www.hrono.ru
gallery.economicus.ru
www.museum.ru
gallery.economicus.ru
biblifound.ru
ru.wikipedia.org
rulex.ru
gallery.economicus.ru
www.km.ru
www.aup.ru
gallery.economicus.ru
knigi.news
modern-econ.ru
dic.academic.ru
ru.wikipedia.org
i.kpi.ua
www.bibliotekar.ru
www.hrono.ru
www.krugosvet.ru
mis.sadievrenseker.com

YENİ HABERLER

YORUMLAR

Henüz hiç yorum yapılmamış.

YENİ HABERLER