“Türkiye-Rusya İlişkileri: Geleceği Şekillendirmek” başlıklı bilgi şöleninin ilk günü tamamlandı
Ankara Rusya Araştırmaları Enstitüsü (RUSEN), Rusya’nın Ankara Büyükelçiliği, Türk-Rus Toplumsal Forumu, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi ve AK Parti Dışilişkiler Başkanlığının iş birliği ile yapılan “Türkiye-Rusya İlişkileri: Geleceği Şekillendirmek” başlıklı bilgi şöleni düzenledi.
Bilgi Şöleni açılışına Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Aleksey Yerhov, Ankara Rusya Araştırmaları Enstitüsü (RUSEN) Başkanı Prof. Dr. Salih Yılmaz, İstinye Üniversitesi Güvenlik ve Savunma Stratejileri Uygulama ve Araştırma Merkezi (GÜVSAM) Başkanı ve Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu üyesi Dr. İsmail Safi, AK Parti Giresun Milletvekili Cemal Öztürk, AK Parti Antalya Milletvekili Sena Nur Çelik Türkiye’nin yeni Buenos Aires Büyükelçisi Şefik Vural Altay, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi (AYBÜ) Rektörü Prof. Dr. Metin Doğan ve çok sayıda davetli katıldı.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesinde düzenlenen “Türkiye-Rusya İlişkileri: Geleceği Şekillendirmek” konulu şölenin açılış konuşmasını yaptı.
Cumhurbaşkanı Sözcüsü, Büyükelçi Doç. Dr. İbrahim Kalın;
“Türkiye, geleneksel Batı ekseninden uzaklaşıyor, doğuya doğru kayıyor, Rusya ile daha yakınlaşıyor” gibi eleştirilerin yapıldığını anımsatan Kalın, burada “Acaba tek bir eksenden bahsetmek mümkün mü?” sorusunun sorulması gerektiğini ifade etti.
Kalın, ne zaman Türkiye’nin Ortadoğu, Afrika, Asya, Rusya ya da Latin Amerika ile yakın ilişkiler içerisinde bulunmak için bir gayret sarfettiğinde, bunun hemen “eksen kayması” olarak nitelendirildiğini anlattı.
Türkiye ile Rusya arasında her alanda örnek teşkil edilecek ikili ilişkiler manzumesinin olduğunu belirten Kalın, “Türkiye ile Rusya, sadece ulus çıkarlar çerçevesinde kendi ilişkilerini geliştirmiyorlar, aynı zamanda Suriye, terörle mücadele, Kafkaslardaki istikrar meselesinde olduğu gibi bölgesel sorunlara çözüm üretebilecek inisiyatifleri birlikte almaya devam ediyorlar.” diye konuştu.
Kalın, Türkiye ile Rusya arasında görüş ayrılıkları olduğu konuların da bulunduğuna dikkati çekerek, “Biz, Kırım’ın ilhakını tanımadık ve uluslararası hukuk açısından tanımayacağımızı ifade ettik. Özellikle Kırım Tatar Türklerinin hak ve hukukunun korunması noktasında Rus mevkidaşlarımızla yoğun ilişkiler içerisindeyiz.” değerlendirmesinde bulundu.
“Vize muafiyetini sağlayıp, gündemden düşürmemizde fayda var”
Uçak krizi olduğunda iki ülke arasında yaklaşık 6-7 aylık bir gerilimin yaşandığını hatırlatan Kalın, bu talihsiz olay sonrasında Türk-Rus ilişkilerinde ciddi bir gerilme olduğunu, bunun da her alana yansıdığını söyledi.
Kalın, “Uçak krizi meselesinde yoğun bir diplomasi çalışmasıyla aşma imkanımız oldu. Bir gün belki detaylı anlatırım, o günlerde bir gece vakti Özbekistan’a nasıl uçup Sayın Putin’e, Sayın Cumhurbaşkanı’mızın mektubunu ulaştırdığımızın detaylarını biliyorum. Biz o anları yaşarken hep bir iyimserlik içerisindeydik. Burada güçlü bir liderlik ortaya konduktan sonra bu krizin aşılmaması için hiçbir sebep yoktur.” ifadesini kullandı.
Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov cinayetinde de FETÖ‘nün bağlantısının olduğunu hatırlatan Kalın, “Bazı düşman çevrelerin bir provokasyonu olarak Karlov cinayeti de Türk-Rus ilişkilerini bozmak, hatta tamamen sabote etmek amacıyla düzenlenmiş bir menfur saldırıydı.” dedi.
Kalın, o gece Cumhurbaşkanı Erdoğan ile İstanbul’da bulunduklarını anlatarak, “Bize bu haber geldiğinde, Rus mevkidaşım Yuri Uşakov’u, haberi ilk bizden almalarının önemli olduğunu düşündüğüm için direkt aradım. O da teşekkür etti. Hepimiz şok içindeydik. Bir Rus büyükelçisi nasıl Ankara’da böyle bir suikasta kurban gidebilir? O ilk anda kurduğumuz temas sayesinde Cumhurbaşkanlarımızı telefonda görüştürdük. Burada Sayın Putin’in gösterdiği siyasi liderlik ve dirayet, Rus toplumunun gösterdiği olgunluk sayesinde bu krizi aştık.” diye konuştu.
İletişim kanallarının her zaman açık kalmasının çok önemli olduğunu vurgulayan Kalın, şunları söyledi:
“İkili ilişkilerimizde son dönemde, belki büyük fotoğraf içerisinde zikredilmesi gereken önemli konulardan bir tanesi de ‘vize’ meselesinin artık tamamen ortadan kalkması. Yani uçak krizi öncesi statüye her alanda dönmemizde büyük önem arz ediyor. Artık şu vize muafiyeti meselesini de tamamen sağlayıp bunu gündemden düşürmemizde fayda var diye düşünüyorum. Domates meselesini birkaç aşamada çözmüştük. Bu bence daha önemli bir konu. Karşılıklı ilişkileri daha da güçlendirecek, ilişkileri daha da kuvvetlendirecek önemli bir adım olacaktır.”
Kalın, Yukarı Karabağ meselesinin çözümüne de değinerek, “Bu krizin artık çözülmesi gerekir. Bu gerçekleştiği zaman inanın bundan en fazla Ermenistan istifade edecektir.” diye konuştu.
“2019 yılının Ekim-Kasım ayına doğru teslim edilecek”
“Avrupa Birliği üyeliği için müzakere eden bir ülke olmamız, ABD ile stratejik ortaklığa sahip olmamız, Rusya ile iyi ilişkiler içinde olmamıza hiçbir zaman engel teşkil etmez.” diyen Kalın, “S-400 meselesini de bu bağlamda değerlendirmek gerekir.” ifadesini kullandı.
Kalın, Türkiye’nin, Rusya’dan S-400’ü satın almasıyla ilgili birtakım haksız değerlendirmelerin yapıldığını kaydetti.
Daha önce Türkiye’nin, patriotları almak için uzun müzakereler yürüttüğünü anlatan Kalın, şunları söyledi:
“Fakat bunlardan netice alınamadığının görüldüğü noktada da Sayın Cumhurbaşkanı’mız yeni perspektif ortaya koyarak, ‘çıkalım, dünya piyasasında herkesten teklif alalım’ dedi. Savunma füze sistemiyle iligili ihale yapıldı ve en iyi teklifi de Rus tarafı verdiği için S-400’lerle ilgili bir anlaşmaya varıldı. 2019 yılının Ekim-Kasım ayına doğru da inşallah S-400’lerin ilk bataryaları Türkiye’ye teslim edilecek. İkinci fazda da Türkiye ve Rusya S-400’leri birlikte üretecek, ortak üretime başlayacak.”
Bu konuda iş birliği noktasında Rusların gösterdiği sıcak yaklaşımı, “patriotlar” konusunda Amerikalılardan göremediklerini vurgulayan Kalın, şöyle konuştu:
“Fransız-İtalyan projesi olan Eurosam’ın ürettiği füzelerle ilgili olarak eş zamanlı yürüttüğümüz bir başka müzakere var. Bunu da yavaş gitmekle beraber, hızlandırmak için arkadaşlarımız çalışmalarına devam ediyorlar. Bu gerçekleştiğinde Türkiye, Avrupa’daki bir konsorsiyumdan da savunma sanayi ve füze sistemiyle ilgili alımlar yapacaktır.
Aynı şekilde eğer patriotlarda anlaşılırsa Türkiye patriotları da alabilir. Türkiye büyük bir ülke, bu ihtiyaçları tek bir kaynaktan karşılamak durumunda değiliz. Zaten baştan beri bizim yaklaşımımız, kaynakların çeşitlendirilmesi noktasındaydı. Bu konuda patriotlardan bize iyi bir teklif gelirse sadece alım anlamında değil, ortak üretim ve teknoloji transferi anlamında da iyi bir teklif gelirse Türkiye bunu ciddiyetle değerlendirecektir.”
Kalın, zaman zaman özellikle Batı medyasında “Türkiye’nin S-400’lerle saldırgan bir tutuma gireceğine” dair imaların yapıldığını belirterek, “Adı üstünde bu bir savunma sistemi. Ülkemize yönelik olabilecek muhtemel saldırıları defetmek için kurduğumuz bir sistem. Bununla da bir başka ülkeyi vurma şansınız zaten yok. Türkiye’ye yönelik olabilecek saldırıları önlemek amacıyla kurulabilecek bir sistem.” diye konuştu.
“Esed, geçiş sürecini sağlayacak ‘siyasi lider’ vasfını yitirmiştir”
Enerji meselesine de değinen Kalın, Türkiye ile Rusya’nın yürüttüğü ortak çalışmanın tarihi nitelikte olduğunu anlattı.
Kalın, TürkAkım Projesi’nin sadece Rus gazının Avrupa’ya ulaştırılmasından ibaret bir proje olmadığının altını çizerek, dünya enerji haritasının yeni bir çerçeveye oturması anlamında önemli tazammunları olan bir proje olduğunu belirtti.
Cenevre sürecinin sonuç üretemediği bir dönemde, Astana sürecinin başlatıldığını kaydeden Kalın, “Şu anda sahada sonuç alabilen, somut netice üretebilen ana platformun da Astana sürecinin olduğunu ifade etmeliyiz. Bunun güzel örneklerinden birisini İdlib ateşkesinde gördük. Sayın Cumhurbaşkanı’mızın, Putin ile yaptığı yoğun diplomasi görüşmeleri neticesinde onbinlerce insanın hayatı da kurtarılmış oldu.” diye konuştu.
Suriye’de siyasi geçiş sürecinin sağlanmasının ve anayasa komisyonunun ivedilikle kurulmasının büyük önem arz ettiğini vurgulayan Kalın, bu konuda Rus mevkidaşlarıyla yoğun çalışmalarının devam ettiği bilgisini paylaştı.
Kalın, “Bize göre Esed, bu geçiş sürecini sağlayacak ‘siyasi lider’ olma vasfını çoktan yitirmiştir. Suriye’nin geleceğini Suriye halkı demokratik, çoğulcu, bağımsız, eşitlikçi bir şekilde inşa edecekse bunu yeni bir liderlikle, siyasi perspektifle yapma imkanına sahip olmalıdır.” dedi.
Toplantıda konuşmasını yapan Büyükelçi Yerhov, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yıl içinde 6 kez görüştüğünü hatırlatarak iki ülke ilişkilerinin en üst seviyeye ulaştığını söyledi.
Yerhov, Rusya ve Türkiye arasında ticaretin her sene yaklaşık yüzde 40 arttığını belirterek, “Turizm alanında rekor rakamlara ulaştık. Geçen yıl 4,7 milyon Rus turist Türkiye’yi ziyaret etti. Bu yıl, bu rakamın 5,5 milyona çıkmasını bekliyoruz.” ifadesini kullandı.
İki ülke arasında TürkAkım ve Türkiye’nin ilk nükleer güç santrali olan Akkuyu Nükleer Güç Santrali gibi stratejik projelerinin hayata geçirildiğini hatırlatan Yerhov, “Suriye konusunda Rusya-Türkiye arasında oluşan etkileşim, iyiye doğru ciddi değişikliklerinin garantisi olmuştur.” diye konuştu.
– “Rekabeti bırakarak iş birliğini esas almalıyız”
RUSEN Başkanı Prof. Dr. Salih Yılmaz, Türkiye ve Rusya arasındaki ikili ilişkilere atıfta bulunarak, “Rusya ve Türkiye’nin ikili ilişkileri geliştirmesi zaruri hale gelmiştir. Tarihten ders alıp rekabeti bırakarak iş birliğini esas almalıyız.” diye konuştu.
Türkiye ve Rusya’nın, Karabağ, Kırım ve Kıbrıs konularında birlikte çalışması gerektiğini dile getiren Yılmaz, Avrupa Birliği (AB) fikrinin zayıfladığını ve Türk-Rus ilişkilerinin önem kazandığını belirtti.
Yılmaz, Türk ve Rus medeniyetlerini birbirini tamamlayan medeniyetler olduğunun altını çizerek, “İki ülke ekonomi alanında yakınlaştığı gibi toplumsal anlamda da yakınlaşmalıdır. Türkiye ve Rusya yeni dünyada yeni şeyler söylemekle mükelleftir.” dedi.
Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu Üyesi Dr. İsmail Safi, “Türk ve Rusların bu coğrafyanın iki önemli unsuru olduğunu kabul etmek lazım. Bu coğrafyada Türklük ve Rusluk, Avrupalılıktan daha güçlüdür.” değerlendirmesinde bulundu.
TürkAkım, Akkuyu Nükleer Güç Santrali ve S-400 Savunma Sistemi gibi ortak projelere değinin Safi, “Bugün Türkiye ve Rusya ilişkilerinin mükemmel seviyede olduğunu söyleyebiliriz. Türkiye ve Rusya ilişkileri gelişmeye ve derinleşmeye devam ediyor.” ifadesini kullandı.
Safi, Türkiye ve Rusya’nın rakip iki ülke olmadığını, aksine birbirini tamamlayan ülkeler olduğunu belirterek bunda iki ülke liderlerinin ortaya koyduğu iradenin etkili olduğunu kaydetti.
Toplantı yarın sona eriyor
İki gün sürecek forum, Ankara Rusya Araştırmaları Enstitüsü (RUSEN), Rusya’nın Ankara Büyükelçiliği, Türk-Rus Toplumsal Forumu, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi ve AK Parti Dış İlişkiler Başkanlığı ile ortaklaşa düzenlendi.
Foruma, Rusya Araştırmaları Enstitüsü (RUSEN) Başkanı Prof. Dr. Salih Yılmaz, Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Aleksey V. Erkhov, Türk-Rus Toplumsal Forumu ile Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu Üyesi Dr. İsmail Safi, TBMM Karadeniz Ekonomik İşbirliği Parlamenter Asamblesi (KEİPA) Türk Grubu Başkanı AK Parti Giresun Milletvekili Cemal Öztürk, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi (AYBÜ) Rektörü Prof. Dr. Metin Doğan, Dışişleri Bakanlığı İkili Siyasi İşler Genel Müdürü Büyükelçi Şefik Vural Altay’ın yanı sıra çok sayıda Türk ve Rus bürokrat katıldı.
Konuşma sonrasında Kalın ve diğer katılımcılara plaket verildi.
YENİ HABERLER
YORUMLAR
Henüz hiç yorum yapılmamış.