Atatürk Döneminde Türk-Afgan İlişkileri
Türklerin Afganistan ile ilişkileri; Gazneli Mahmut döneminde (999-1030) başlamış, Türk devleti olan Selçuklulardan sonra 1762 yılında Osmanlı Sultanı III. Mustafa ile devam etmiştir. Afganistan lideri Ahmet Han Abdali, Afganistan’ın yönetimini aldığı dönemde İran’ın sergilediği yayılmacı Şii tehlikesine karşı Osmanlı Devleti ile ortak hareket etmek istemiş, bu amaçla Osmanlı Padişahı III. Mustafa’ya 24 Kasım 1762 tarihli bir mektup göndermiştir. Bu mektupta Ahmet Han Abdali, Sultan III. Mustafa’dan İran üzerine bir sefer düzenlemesini istemiştir. Osmanlı Sultanı bu mektuba cevaben “İran’la barışı bozup bu ülkeye sefer düzenlemenin doğru olmayacağını” bildirmiştir.
Diplomatik İlişkilerin Yenilenmesi
Afganistan, Osmanlı Devleti’nin dağılmasından sonra Anadolu merkezli oluşan yeni siyasi duruma da kayıtsız kalmamış ve kardeş ülke ile diplomatik ilişkileri süratle yenilemiştir. 23 Nisan 1920 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi açılmış ve 3 Mayıs 1920’de Ankara’da ilk hükümet kurulmuştur. Ankara Hükümeti, Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de ve Afganistan’ın başkenti Kabil’de birer temsilcilik açmıştır. Türkiye ile Afganistan arasında diplomatik ilişkilerin en yoğun yaşandığı dönem Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ile Afganistan Kralı Amanullah Han’ın yönetim zamanıdır (1919-1929). Türkiye ile Afganistan arasındaki diplomatik ilişkileri kuran belge 1 Mart 1921 tarihinde Moskova’da Afgan ve Türk heyetleri tarafından imzalanan “Türkiye Afganistan İttifak Muahedenamesi’dir”. Bu antlaşmaya göre Türkiye, subaylardan ve öğretmenlerden meydana gelen bir heyeti Afganistan’a göndermeyi kabul etmiştir. Böylece Kabil’de açılan Türkiye Büyükelçiliği buradaki ilk diplomatik temsilcilik sayılırken, Afganistan da bu anlaşma ile Ankara Hükümetini, Ermenistan’dan sonra tanıyan ikinci ülke olmuştur.
Toplamda 10 maddeden oluşan “Türkiye Afganistan İttifak Muahedenamesi’nin” 1. maddesinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Afganistan’ı bağımsız bir devlet olarak tanımayı taahhüt etmiştir. Mezkûr anlaşmanın 8. maddesi çerçevesinde Türkiye’nin Afganistan’a öğretmen ve subay göndereceği ve bu grubun beş sene boyunca Afganlıların eğitimi hususunda yardımcı olacağı, ayrıca Afganistan Devleti’nden talep gelmesi durumunda yeni bir grup daha gönderilebileceğini kayıt altına alınmıştır. Nitekim Türkiye Cumhuriyeti böylelikle 1960’lara kadar süren Afganistan´ın modernleşme çabalarını desteklemiş ve bu ülkedeki kamusal, askeri, kültürel, eğitim ve sağlık alanlarında faaliyet gösteren devlet kurumlarının gelişmesine önemli katkılar sunmuştur.
“Türkiye Afganistan İttifak Muahedenamesi’nin” imzalanmasının ardından 10 Haziran 1921 tarihinde Ankara’da Afganistan Büyükelçiliği’nin açılış töreni yapılmış, tören sırasında bayrağı göndere bizzat Mustafa Kemal Paşa çekmiştir.
Üst Düzeyde Seyreden Siyasi İlişkiler
İki ülke arasında yeni bir dönemi başlatan bu anlaşmayla birlikte ilişkiler karşılıklı olarak en üst düzeyde sürmüştür. Afgan Kralı Amanullah Han, Türk Büyükelçisi Fahrettin Paşa ile İngiltere Büyükelçisinin katılmadığı, ancak Fransa, Rusya, İran, Buhara ve İtalya Büyükelçilerinin hazır bulunduğu Kabil’deki Dilgüşa Sarayında 10 Ekim 1922 tarihinde düzenlenen bir resepsiyonda şu konuşmayı yapmıştır:
“… Bu gece bütün Afganistan, belki bütün âlem-i İslam için kutsal bir gecedir. Çünkü Türklerin zaferini (Kurtuluş Zaferi) kutluyoruz. Türklerle Afganlar kardeştir. Türklerin sevinci bizim sevincimiz, kederleri bizim kederimizdir… Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretlerinin muvaffakiyetine dua ediyorum.”
Amanullah Han, daha sonraları Atatürk’ün girişimlerinden çok etkilenmiş ve Türkiye’deki yenilikleri aynen kendi ülkesine taşımak istemiştir. Böylece bir taraftan liderlerin birbirine olan sempatisi, öte yandan Türkiye ve Afganistan’ın eş zamanlı istiklal mücadelesi vermesi ve reform hazırlıklarına girişmesi iki ülkeyi birbirine yaklaştırmıştır.
Amanullah Han 1927 yılının Aralık ayında diğer ülkelerdeki gelişmeleri yerinde görmek amacıyla bir dünya turuna çıkmıştır. Mısır, Fransa, Belçika, İsviçre, Almanya, İngiltere ve Rusya’yı ziyaret ettikten sonra 1928 yılının Mayıs ayında Türkiye’ye de uğramıştır.
Kral Amanullah Han ile eşi Kraliçe Süreyya 20 Mayıs 1928 tarihinde Ankara İstasyonunda coşkulu bir kalabalık eşliğinde Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Paşa ve beraberindeki Türk heyeti tarafından karşılanmıştır. Karşılama esnasında Atatürk, Kral Amanullah Han’a “Afgan milleti ile kardeşlik bağlarımız çok eskidir” demiş ve aralarında samimi bir dostluk doğmuştur.
Mustafa Kemal Paşa aynı gün akşamı konuklarının onuruna Çankaya köşkünde verdiği resepsiyonda şu konuşmayı yapmıştır;
“…Afgan milleti ile menşei Orta Asya olan ecdadımızın arasındaki münasebetler ve kardeşlik bağları çok eskidir… İşte bugünkü Afgan ve Türk Milletleri, sayısız asırlardan ve büyük kıtaların içine hatıralar ve ananeler salan büyük milletlerin evlatlarıdır… Türk devleti, bir kardeş millete, vazife ve mükelleflerini, gücü ölçüsünde yerine getirmek için acele etmektedir… Siz 1919’da kahraman Afgan milletinin başında, Asya’nın ortasında istiklal için mücadeleye atılırken biz de aynı tarihlerde burada, istiklal ve hürriyetimize vurulan darbelere karşı göğüslerimizi siper ederek dövüşüyorduk.”
Afganistan Kralı ve Kraliçesi Ankara’da bir hafta kaldıktan sonra törenle İstanbul’a uğurlanmış, 1 Haziran 1928 tarihinde de ülkesine dönmek üzere Türkiye’den ayrılmıştır. Bu ziyaretin ayrıca tarihi bir yönü de vardır. Çünkü Afgan Kral’ı Amanullah Han Türkiye Cumhuriyeti’nin Başkenti Ankara’ya gelen ilk yabancı devlet başkanıdır. Bu bakımdan söz konusu ziyaret hem Atatürk açısından kişisel olarak hem de Türkiye Cumhuriyeti çok anlamlı ve önemli bir olaydır.
Afgan Kralı Amanullah Han, Türkiye’den ayrılırken gazetecilere verdiği bir mülakatta şöyle konuşmuştur;
“…Türkler Afganistanlıların ağabeyleridir. Bize daima küçük kardeş nazarıyla bakacaksınız, benim iki gözüm var, biri sizsiniz, biri de Afganistanlılardır. İşte ben sizin muhabbetinizi Afgan milletine götürüyorum.”
Atatürk Reformlarının Örnek Alınması
Atatürk’ün Türkiye’de yaptığı inkılaplardan etkilenen Amanullah Han, Atatürk’ü çok sevmiş ve onu örnek alınacak bir şahsiyet olarak görmüştür. Yapacağı ıslahatları Atatürk’le istişare etmiş ve onun tavsiyelerini istemiştir. Bu konuda tecrübe sahibi olan Atatürk, kendisine aceleci davranmamasını ve her şeyden önce Afgan ordusunu güçlendirmesini önermiştir. Amanullah Han, düşündüğü ve Atatürk’ün de tavsiye ettiği ıslahatları gerçekleştirmek için Türkiye’nin yardımını talep etmiştir. Afgan Kralının bu isteği üzerine 1928 yılında İkinci Türk-Afgan İttifakı olarak “Türkiye ve Afganistan Arasında Dostluk ve Teşriki Mesai Muahedenamesi” imzalanmıştır. Bu antlaşmayla Türkiye, Afganistan’ın ordu ve maarif eğitiminde yardımcı olmak amacıyla Afganistan’a ilmî ve askerî uzman göndereceği sözünü vermiştir. 1928’de Avrupa ve Türkiye gezisinden yurda dönen Amanullah Han, reform faaliyetlerine hızlı bir giriş yapmak istemiştir. Örneğin halkın geleneksel giysilerini Avrupa tarzında değiştirmek, karma eğitim, yeni bayrak seçimi, tatil gününün Cumadan Perşembeye alınması, kadınların peçelerini açması vb. konular üzerinde durmuştur. Görüldüğü üzere Afgan Kralı için tüm bu reformlara esin kaynağı olan ve her türlü desteği esirgemeyen ülke ise yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti olmuştur.
Nitekim iç huzursuzluklarla çalkanan Afganistan’a dönen Kral Amanullah Han, bunlara aldırış etmeyerek Avrupa ve Türkiye’de gördüğü yenilikleri ülkesinde gerçekleştirmek için harekete geçmiştir. Bununla birlikte Afganistan’da Parlamento üyelerinin Avrupalılar gibi giyinmesi, isteyen kadınların başlarını açık gezmeleri ve okula gidebilmeleri büyük sosyal tepkilere yol açmıştır. Kral Amanullah Han dar ekonomik ve beşeri kaynaklara ek olarak bazı toplumsal kesimlerden gelen tepkilere rağmen Türkiye’yi ülkesi için model alarak çeşitli reformları hayata geçirmeye çalışmıştır.
Mariam HAFIZİ
YENİ HABERLER
YORUMLAR
Henüz hiç yorum yapılmamış.