Azerbaycan´da Kadın Sorunu ve Mirza Fetalı Ahundov

29 Temmuz 2017, 12:36

XIX. yüzyılın başlarına kadar eğitimde sadece Doğu kuralları ile yönetilen Azerbaycan toplumu oldukça muhafazakar ve mütevazi idi.

Tarihe baktığımızda Azerbaycan´ın ilk eğitimci demokratlarının işinin bir hayli zor ve karmaşık olduğu dikkati çekmektedir. XIX. yüzyılda cehâlet, hurafe ve bilgisizlik ortamında eğitimciliğin gelişim süreci oldukça zordu. Fakat bu gelişme sürecinin kendisi toplumu oluşturdu. Bu dönemde kadınların ve kızlarınn haklarının hiçe sayılması cinsiyet ayrımcılığının toplumda iyice yer edindiğini göstermektedir. Bu bağlamda belirtmek gerekir ki, XIX. yüzyılın ikinci yarısında kadınların durumunu, onların toplumda oluşturdukları yeri ayrıntılı öğrenmek için, Azerbaycan´ın ünlü bilim adamlarının ve edebiyatçılarının eserlerine başvurmakta ihtiyaç ve fayda vardır.

Oysa bu kişiler halkın, özellikle de kadınların aydınlanması uğruna mücadele ederken kadın meselelerine, onların haklarının çiğnenmesine de eserlerinde geniş yer ayırıyorlardı. Aydınlanma Azerbaycan’da tam anlamıyla bir fikir, siyasi bir hareket olarak XIX yüzyılda teşekkül etmiş, XX yüzyılın başlarında da etkinliğini sürdürmüştür.

Bu dönem Azerbaycan´da kız ve erkek çocuklarının eğitim görmesi yolunda birinci aydınlanma dönemi kabul edilmektedir. Bu devir toplumsal bilinçte belli izler bıraksa da, tutuculuğun olumsuz kalıplaşmalarına tam olarak galip gelememiştir. XX. yüzyıla kadar Azerbaycan kadınlarının eğitimden sapma nedenleri çok olmuştur. Öyle ki, eğitim sisteminin sadece Batı dünya değerleri üzerinde kurulması, milli, manevi değerlerin inkar edilmesi bu nedenlerin başında gelmektedir. Bu açıdan birçok aile kendi kızlarının ve oğullarının bu eğitimden yararlanmasını istememiştir.

XIX. yüzyıldaki aydınlanma, Azerbaycan gerçekliğinin öne sürdüğü görevlerin yerine getirilmesinde yardım edebilecek medeniyetsel ve ideolojik hareketi ortaya çıkarması bakımından dikkat çekicidir. Bu dönemde Azerbaycan sahip olduğu kültürel ve manevi toplumsal yapı ile Batı Avrupa kültürünün başarılarını kavramaya hazırdı. Fakat Mirza Kazım Bey bu duruma “Batılı politikalarla hiçbir zaman Asya´da eğitim ayakta duramaz, ülkeyi yeniden kuranları kendi eğitim modelinde yetiştirmeniz gerekir” diyerek karşı çıkmıştır. Bu dönemde ülkeyi yeniden kuran aydınlar arasında sırasıyla M.Ş. Vazeh, M. Kazımbey, H. Zerdabi ve Mirza Fetali Ahundov adını vurgulamak gerekir. Özellikle, Azerbaycan’da bilinçlenmenin ve demokratik toplumsal fikrin oluşumu M.F.Ahundov’un adıyla anılır.

Azerbaycan´ın bu dönemdeki ünlü düşünürleri Celil Memmedkuluzade, Mirza Fetali Ahundov ve Yusuf Vezir Çemenzeminli eserlerinde tekrar tekrar kadınların karşılaştıkları haksızlıklara değinmiş ve bu haksızlıkların kökünü ise eğitimde görmüşlerdir. Bilhassa M. F. Ahundov’un gerek felsefik eserlerinde, gerekse piyeslerinde kadınların XIX. yüzyıldaki durumu, yaşam tarzı çok geniş bir açıdan ele alınır ve Azerbaycan kadının yüksek yaşam tarzı, hayata bakış açısı geniş şekilde tarif edilir.

Celil Memmedkuluzadenin deyimiyle M. F. Ahundov, Doğu kadınını sahneye almıştır; orada onu konuşturur, güldürür, ağlatır ve hepsinden önemlisi ilk kez erkekler içinde arz-ı endam eder.

Abdurrahman Hakverdiyev de bu konuyu başka bir şekilde ifade etmiştir. Hakverdiyev’e göre o zamanlarda kadın suretlerinin oluşturulması literatürde büyük bir devrimdir. Ahundov’un piyeslerinde kadınlar erkeklerden daha akıllı, daha uyanık ve düşüncelidir. İlk kez M.F.Ahundov “kadının toplumda hem manevi hakkının olmasını, hem de erkeklerle eşit tutulmasını” savunmuştur. Ahundov, o devirde mevcut devlet yapılanmalarından anayasaya dayalı “parlamenter sistemi” tercih ediyor ve parlamentonun birinci esasının eşitlik olduğunu, yani erkeklerle kadınlara eşit hakları verdiğini düşünüyor. Azeri filozof, kadının toplumdaki yeri ve rolüne dair sık sık değinmiş, ictimai hayatın tüm alanlarında kadınlara ve erkeklere eşit haklar verilmesi fikrini şiddetle savunmuştur. Eserlerinin incelenmesinden de görüleceği üzere Ahundov, kadın özgürlüğünü tüm toplumun özgürlüğüyle eşdeğer tutmuş ve bu nedenle dönemin gelenekselci yaklaşımını, “şeriatın kadını bir takım dogmalarla esaret altına alıp onu ömrü boyunca mutsuz etmeye ve yaşama nimetinden mahrum bırakmaya hakkının olmadığını” dile getirerek eleştirmiştir.

Bu bakımdan M. F. Ahundov, yaşadığı dönemde cahil mollaların şeriat kurallarını kendi menfaatlerine göre kullanıp kızları ve kadınları cehalete mahkum etmelerine karşı çıkmıştır. Ahundov gerek felsefik eserlerinde, gerekse piyeslerinde Azerbaycan kadının uğradığı haksızlıkları ele almış ve bu haksızlıklar nedeniyle Azeri kadınlarının başına gelen amansız belaları konu edinmiştir. Ahundov bir eserinde şöyle der; “Batı filozoflar kadınları tüm insanlık ve özgürlük hukukunda erkeklerle eşit sayıyordu. Bugün bile o kıtanın bazı devletlerinde kadınları memleketin idare çalışmalarına dahil etmişlerdir”. Meseleye yaklaşım tarzı itibariyle dönemin kalıplarını yıkan Azeri filozofa göre Azerbaycan kadını da toplumda önemli konumlara gelmesi gerektir.

Eserlerinde kadın kahramanlarına daha fazla yer ayıran Ahundov, kadınların gözünden karşılaştıkları kötü muamele ve haksızlıkları anlatmıştır. Bununla birlikte kadınların maruz kaldığı haksız toplumsal töreleri kullanan erkekleri de kadınları “alışveriş” nesnesine çevirmeleri sert bir dille eleştirmekten çekinmemiştir. “Hekayeti-Hırs-Quldurbasan” (Ayı Tutan Eşkıyanın Hikayesi) piyesinde Perzadın isimli kahramanın diliyle kadının mevcut toplumsal yapıda sahip olduğu hakları işlemiş, kadınların ihtiyacının baba ya da amcanın elinde olduğunu yazmıştır. Baba veya amca, kızları sadece kendi çıkarlarının lehine olan kişilerle evlendirmekte, kızlar ise çaresizce buna boyun eğmektedir.

Azerbaycan filozofu ayrıca o dönemde yaygın olan çok eşliliği de kınamış ve çok eşliliği “zafiyetler üzerine kurulu açık bir zulüm” olarak tarif etmiştir. Örneğin “Sergüzeşti-Veziri-Xani Lenkeran” isimli eserinde kadın kahramanlarının diliyle çok eşliliği eleştirmekte ve bunun ne gibi facialara yol açtığını göstermektedir.

Kadının toplumda oynadığı role büyük önem atfeden yazarın kendi gözlemlerine dayanarak kadınların erkeklerden daha iradeli, manen güçlü olduklarını tekrar tekrar vurgulamıştır. Yazar yaşanan tüm sosyal belaların kökeninin kadın ve erkek haklarının eşit olmamasına ve bu mutsuzluğun sebebinin sadece kadın haklarının olmayışına bağlamıştır. Gerçekten de bu dönemde Azerbaycan toplumunda erkekler kadınları küçümsüyor, kadınları avam buluyorlardır ve erkeklere göre kadın sadece çocuk büyütmek, yemek pişirmek, kap, çamaşır yıkamak için vardı. Bu açıdan belirtmek gerekir ki, XIX. yüzyılın başlarında kadınların maruz kaldıkları ayrımcılık ve sorunların cehaletten kaynaklandığını, bundan da yakayı kurtarmanın yolunun tam olarak eğitimden geçtiğini savunan Ahundov’un eserleri, bugün dahi cinsiyet meselelerinin incelenmesi açısından oldukça değerli kaynaklardır. Çünkü, yaşadığımız XXI. yüzyılda kızlarımız ve kadınlarımız hala yeterli eğitimin verilmemesi ve buna bağlı olarak haklarını bilmemelerinden ötürü sosyal hayatta bu gibi sorunlarla karşılaşabilmektedir.

Mehpara SULTANOVA

YENİ HABERLER

YORUMLAR

Henüz hiç yorum yapılmamış.

YENİ HABERLER