Prof. Dr. Salih Yılmaz: İpek Yolu ile 21. yüzyılın kervansarayları kuruluyor.

24 Eylül 2017, 22:04

İpek Yolu ile 21. yüzyılın kervansarayları kuruluyor.

Kuşak ve Yol, tarihi ‘İpek Yolu Ekonomik Kuşağı’ ve modern ‘Deniz İpek Yolu’ terimlerinin kısaltmasından oluşuyor. Projeyle Avrupa ve Asya’daki 60 ülkenin birbirine bağlanması hedefleniyor. Projeye dahil edilmek istenen ülkeler dünya nüfusunun yüzde 70’ini oluşturuyor. Toplamda 20 trilyon dolarlık ekonomileri birbirine bağlıyor. Maliyeti ise ilk hesaplamalara göre 1.4 trilyon doları aşabilir.

Güzergahta bulunan ülkelerin küresel ekonomiyle entegrasyonu sağlanacak ve ülke içi refahın artırabileceği bir vizyon sunulacak. Doğu’dan Batı’ya uzanan projeye yönelik başlatılan çalışmalar hem güzergah üzerindeki ülkelere sermaye akışı sağlayacak hem de bu ülkelerde istihdamın artırılmasına aktif rol oynayacak.

İnovasyona dayalı kalkınmayı hızlandırarak yatırım ve ticaret kolaylığını artıracak.

Altyapıların inşa edilmeisyle birlitke yeni enerji anlaşmalarının önü açılacak. Ayrıca AB’nin özellikle Rusya-Ukrayna krizi sonrası gündeminde tuttuğu ve enerji arz güvenliği sorununa çözüm olarak gördüğü Ortadoğu ve Orta Asya pazarlarından enerji transferi gerçekleştirmesinde de önemli rol oynayacağı öngörülüyor.

Kapsayıcı ve sürdürülebilir bir kalkınmanın küresel ölçekte yaygınlaşmasında 21. yüzyılın en    önemli kalkınma projesi olan ‘Bir Kuşak Bir Yol’ kilit bir öneme sahip.

Projesinin sağladığı lojistik hat ile Çin ile Fransa arasında aktarmasız demiryolu taşımacılığı yapmak mümkün olacak. Deniz yolu ile yaklaşık 40 gün süren taşımacılık bu yeni demiryolu hattı sayesinde son derece kısalıyor. Çin’in Hubei eyaletinin başkenti Wuhan’dan yola çıkan bir tren, Fransa’nın Lyon şehrine sadece 16 günde ulaşabilecek.

Gerçek Hayat’ın 21 Mayıs tarihli 865’inci sayısında Emeti Saruhan, projenin nedenlerini, nasıllarını ve neler getireceğini Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nden

Rusya ve Avrasya Uzmanı Prof. Dr. Salih Yılmaz’la masaya yatırdı. Söz konusu röportajdan öne çıkan başlıklar şöyle:

“Eski İpek Yolu bin yıldan fazla işlevselliğini sürdürdü. Fakat küresel yapıda bağımsız devletlerin kurulmasıyla ve başta kara yolları olmak üzere sınır problemlerinin de dâhil olmasıyla önemini kaybetti. Modern İpek Yolu dediğimiz kuşak ise 2013 yılından itibaren gündeme geldi. Bunun gündeme gelmesinde Kazakistan ve Çin başı çekti. Çin Komünist Partisi’nin 2070’li yıllara kadar uzanan gelişme vizyonunda ekonomi kuşağı olarak da adlandırdıkları böyle yol var. Bir huzur, mutluluk ve refah yolu olarak adlandırıyorlar.

Bölgedeki savaşlara çözüm olabilir

Demiryolları, karayolları, denizyollarıyla ekonomik anlamda birbirileriyle bağlantılı olan ülkeler tabi ki birbirleri ile daha önceden var olan anlaşmazlıkları, sınır problemleri, birbirleri ile olan rekabetleri belli oranda azaltacak demektir. Bu aslında bölgeye belli oranda huzur da getirecek diyebiliriz. Bölgedeki savaşların ya da kriz bölgelerinin bir çözüme ulaştırılacağı anlamına gelebilir. Tabi ekonomik anlamda bölgedeki ülkeler geliştikçe, demokratik anlamda, insan hakları anlamında ve yaşam düzeyinin gelişmesi anlamında büyük oranda gelişme olacak. Çünkü Batı’yla Doğu arasında sadece ekonomik anlamda değil, demokratik anlamda ve insan hakları başta olmak üzere insanların gelişmişlik düzeyi ve yaşam standartı anlamında da bir açık var. Bu açığın büyük oranda kapanacağını söyleyebiliriz. En azından bu ülkeler Batı’ya bağımlılıktan kurtulacaklar. Dünya üzerindeki tüm ekonomik ağı G7 ülkeleri yönetiyor ve G7 ülkeleri aslında çalışmadan ya da çok fazla gayret göstermeden finans ağı üzerinden gelir elde ediyorlar. Ama Doğu’daki bu gelişmeyle birlikte ülkelerin başta ekonomik alan olmak üzere birbirleriyle diğer alandaki işbirlikleriyle birlikte G7 ülkelerine olan bağımlılıkları azalacak. Bu önemli. İpek Yolu ile 21. yüzyılın kervansarayları oluşturuluyor.”

Pekin Büyükelçisi’nden mesaj

Türkiye’nin Pekin Büyükelçisi Ali Murat Ersoy, Yenisafak.com için Çin’in Kuşak ve Yol Projesi’ne ilişkin Türkiye’nin hamlelerini değerlendirdi. Ersoy, “Türkiye, benzersiz konumu ve etki alanıyla, Asya’nın kalkınma çabalarının ilerletilmesine, Avrasya kara ticaret hatlarının yeniden canlandırılmasına ve Doğu ile Batı’yı buluşturan kara, deniz, hava bağlantılarının çeşitlendirilmesine katkı sağlayacak” ifadelerini kullandı.

Pekin Büyükelçiliği’nden yapılan açıklama şöyle:

“Pekin’de düzenlenen Uluslararası İşbirliği İçin Kuşak ve Yol Forumu’na Türkiye dahil 29 ülkenin Devlet ve Hükümet Başkanları, toplam 130 ülke ve 70 uluslararası kuruluşu temsilen 200’ü aşkın Bakan ve bin 500 delege iştirak etti. Bu katılımla, dünya nüfusunun 2/3’ü ve dünya GSMH’sının %90’ı temsil edildi.’Kuşak ve Yol: Ortak Refah için İşbirliği’ temasıyla düzenlenen Forum’da altyapı, ulaştırma, bağlantısallık, ekonomik işbirliği ve ticaret, sanayi yatırımı, enerji, yenilenebilir enerji ve enerji kaynakları, finansal destek, halktan halka temaslar, çevrenin korunması ve denizcilik alanlarında işbirliği konuları ele alındı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğinde kalabalık bir heyetle Türkiye’nin katılımı, gerek yüzyılın en iddialı altyapı projelerinden biri olan ‘Kuşak ve Yol’ içindeki önemimizi ortaya koyması, gerek ‘Orta Koridor’ ve ‘Kervansaray’ girişimlerimizin anılan projeyle bağlantılarının konuşmalarda ve belgelerde vurgulanması, gerekse Türk dış politikasının çok yönlülüğünü ve küresel ilgi alanını göstermesi bakımından büyük önem taşıyor. Kuşak ve Yol, Türkiye’nin merkez ülke özelliğinin, pozitif erişim gücünün ve küresel kalkınma çabalarına destek bakımından oynayabileceği zenginleştirici rolün Pasifik kıyılarına kadar uzanan coğrafyada daha çok hissedilmesi sonucunu verecektir.”

Türkiye-Rusya-İran koridoru

Dünya yüz ölçümünün yüzde 26’sını oluşturan Kuşak ve Yol, üç farklı koridor olarak tasarlanmış durumda. Türkiye orta koridoru temsil ediyor. Kuzey’de Rusya ve Güney’de ise İran yer alıyor. Yenisafak.com, Enerji Ekonomisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Gürkan Kumbaroğlu, Rusya Bilimler Akademisi Enerji Enstitüsü Araştırma Bölüm Başkanı Tatiana Mitrova ve Hazar Enerji Ağı Kıdemli Danışmanı Mahmood Khaghani ile üç koridoru masaya yatırdı.

Kumbaroğlu: Türkiye köprü ülke olmaktan öte

“Yeni İpek Yolu projesi yeniden şekillenen ekonominin bir parçası. Güzergah için de önemli çalışmalar oldu. Türkiye, bu denklemde proaktif rol üstelenecek ve önemli fırsatlar çıkacaktır. Bu noktada Türkiye’nin jeostratejik rolü kilit rol oynayacaktır. Asya’dan Avrupa’ya geçişte ve Avrasya’da Türkiye merkezi bir anlam taşıyor. Türkiye, köprü ülke olmaktan öte en ekonomik geçiş noktası olması nedeniyle çok önemli. İhtiyacı artan bir Avrupa için en ekonomik rota Türkiye. Hazar’dan, Irak’tan Doğu Akdeniz’den ve İran’dan gelecek gaz gibi enerji yolları için de en iyi seçenek Türkiye. Bizim coğrafi konumumuz bunu dünyaya dikte ediyor.

Mitrova: Küresel entegrasyon sağlayacak

Çin’in temellerini attığı bu proje, temelde Rusya ve Çin’in ekonomik ve politik bağlarını güçlendirmeyi ve daha geniş bir alana yaymayı hedefliyor. Aynı zamanda, ekonomide büyümeye odaklanmış Çin’in girişimleri Rusya’nın bölgedeki pozisyonunu olumsuz değil olumlu yönde etkileyecektir. Temel olarak, enerji projelerini de kapsayan bu girişimde Rusya’yı özel olarak ilgilendiren önemli vurgular bulunuyor. Çin’den Avrupa’ya uzanan bu kuzey koridorunda Rusya, ekonomik amaçlar ışığında entegrasyon sağlayacaktır.

Khaghani: Enerji sadece alınıp satılmıyor

Çin’in İran’ı da kapsayan bu projesiyle birlikte enerjiye yeni bir tanım getiriliyor. Bu yol, Rusya, Türkiye ve İran’ı Avrupa’ya bağlayabilecek. İran, Türkmenistan ve Azerbeycan ile de işbirliklerine gidiyor. Türkiye’yle de önemli bağlantılarımız olacak. Bu yolla Asya’dan Avrupa’ya hem Doğu hem de Batı’dan ulaşılabilecek. Projeyle enerjiye yeni bir anlayış da getiriliyor. Enerjinin alınıp satılan bir şey olmadığı ve yüksem verimde bir servis süreci olduğu görülüyor. Türkiye-İran’ın bu noktada karşılıklı ilişkisi artacaktır.

Kuşak ve Yol Projesi nasıl ortaya çıktı?

İpek Yolu’nun son yüzyıllarda etkisini yitirmesinin ardından küreselleşmeyle birlikte çok sayıda ülke yeni güzergahlar üzerine çalışmalarda bulundu. Bu kapsamda sonuca en çok yaklaşan ise İpek Yolu’nun da ev sahibi olan Çin oldu. Çin, 1978’de başladığı açılım reformları kapsamında ekonomik bir kalkınma sürecine girdi. Takip eden 80’li yıllar da Çin için ekonomik olgunlaşma dönemi oldu. Mao sonrası iç siyasi konsolidasyon sağlandı. Uluslararası siyasette ise neo-liberal döneme geçiş sürecinde izlenecek ılımlı politikalar belirlendi. 90’lı yıllar da bu politikaların uygulama dönemi olarak tamamlandı.

Boğaziçi Üniversitesi Asya Çalışmaları Merkezi Asya-Pasifik Araştırmaları Uzmanı Kadir Temiz, Çin’i Kuşak ve Yol’a taşıyan süreci şöyle açıklıyor:

“2000’li yıllar Çin’in dünya üretim merkezi haline geldiği yıllardır. Özellikle 2008’deki küresel ekonomik krize kadar Çin çift haneli büyüme rakamlarını sürdürdü. 2008 sonrası eski hızına dönse de 2011 yılından itibaren ciddi iniş çıkışlar yaşanmaya başladı. Çin artık yeni bir kalkınma modeli uygulamaya karar verdi. Bir Kuşak Bir Yol (BKBY) tam da Çin’in büyüme hızının yavaşladığı ve iç tüketimin canlandırılması gibi tartışmaların ortaya çıktığı bir dönemde Çin devlet başkanı Xi Jinping tarafından duyuruldu.”

  • Çin, bu proje için 2014’te 10 milyar dolar kaynağı olan Yeni İpek Yolu Fonu’nu oluşturdu. Ayrıca projeye destek sağlaması için de Kasım 2014’te Asya Altyapı Yatırım Bankası’nın (AIIB) faaliyetleri için adım attı.

Yeni İpek Yolu Projesi’ni Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, ilk kez 7 Eylül 2013 tarihinde Kazakistan Nazarbayev Üniversitesi’nde yaptığı bir konuşmada kullandı: Avrasya bölgesindeki bütün ülkeler arasındaki ekonomik bağlantıları daha da yoğunlaştırmak, karşılıklı işbirliğini daha da derinleştirmek ve gelişme için daha geniş bir ufuk açmak için yaratıcı bir ruhla işbirliği modelini geliştirerek ‘İpek Yolu Ekonomik Kuşağını’ ortaklaşa oluşturabiliriz. Bu güzergahta yer alan bütün ülkelerin mutluluğuna hizmet edecek muhteşem bir dava olacaktır.

Kısaca İpek Yolu’nun tarihi

Milattan önce temelleri atılan İpek Yolu, Çin’i, Asya üzerinden Anadolu ve Avrupa’ya bağlayan tarihi kervan yolu olarak yüzyıllar boyunca hizmet verdi, uygarlıklara tanıklık etti. Dünyanın en uzun ticaret ve kültürel iletişim ağı olarak büyük bir rol üstlendi. ‘İpek Yolu’ adını almasının nedeni ise bu güzergah üzerinde yoğun bir ipek taşımacılığı yapılmasıdır. Orta Çağ’da Hindistan ve Uzak Doğu’nun baharat, ipekli dokuma ve kıymetli madenlerini Avrupa’ya ulaştırmada kullanıldı.

  • ‘İpek Yolu’ tanımlaması ise yüzyıllar sonra, Alman coğrafyacı Ferdinand von Richthofen tarafından 1877 yılında ilk kez litaratüre dahil oldu.

İpek Yolu, sadece ticaret yolu olarak da algılanmıyordu. Çünkü ipek vasıtasıyla Doğu kültürü Batı’ya tanıtılıyordu. Ayrıca 2000 yıl boyunca bölgede yaşayan kültürlerin, dinlerin, ırkların izlerini kilometrelerce uzaklıklara taşıdı, olağanüstü tarihsel ve kültürel etkileşimi miras bıraktı.

YENİ HABERLER

YORUMLAR

Henüz hiç yorum yapılmamış.

YENİ HABERLER